kendi gozlerimle gordum, tahran'da. ayni turkiye'deki gibi, koca popolu kadinlar, kollarinda bilezikler, tatlilar, caylar, tuzlular...
ama tek bir fark vardi, dedikodu yoktu. onun yerine, o hafta sira kimdeyse, o calistigi bir kitabi veya filmi anlatiyordu. inanilmaz, gozlerime inanamadim. oturmuslar, george orwell tartisiyorlar, orhan pamuk konusuyorlar, tanri kent uzerine dusunuyorlar.*
Güzel ütopya. Akşam eşi işten gelince de kitap hakkında konuşurlar. Halbuki bizim türk toplumunda evde dönen muhabbetler bugün fasülye pişirdim, kilosunu şu kadara aldım, yarın ıspanak yapıcam gibi şeyler.