becerikli ev hanımlarının çoğunun, mantı açarken elinin hamuruyla mantı dükkanı açma hayali vardır. hem aile bütçesine katkı, hem akşam yemeği. "dükkanı geç mi kapadım? eve iki tabak mantı götürür, herifin karınını doyururum."
hikaye şöyle gelişir; önce küçük bi dükkan kiralarım. açılışa eş dost filan.. bizim cevriye de allah ı var iyi mantı açar, işçi de hazır. oğlan da acayip servis açar. sermaye malı da hazır; oklava ve masa.
sonra ünümüz artıp müşteriye yetişemeyince, karşıda aygır gibi boş dükkan var..geçeriz oraya. şutlarız cevriye yi. çok klas bi italyan mantı şefi. millet kapış kapış.
mantıcı zincirleri açınca, başarımı beyazdan daha beyaz masa örtülerime borçlu olduğumu reklamlaştırmak isteyen sabun markaları peşimden koşcak. paraya para demicem. vs. vs. diye akıp giden ve bi dahaki mantı açılan güne kadar ertelenen düşünceler işte.
kayseri'de sema bacı, falan bacı filan bacı furyasında devam etmekte olan hayalleri aşmış gerçek olmuş durumdur. ama gerçekten lezzet dükanlarıdır.mantı haricinde katmer, kete, ev baklavası, puaça vb bulabileceğiniz envaye çeşit dükkanlardır bunlar.
edit: envaye çeşit kelimesi tipik bir kayseri kullanımıdır. doğrusu envai kelimesidir.ancak bu dükkan sahipleri (kayseri'dekiler) envaye çeşit ürün vardır diyerek reklam yaparlar çevrelerine.
ev hanımı veya ev kızı olmayan bendenizin bile bazen hayalini kurduğu şeydir. şipşirin küçücük bir dükkan mantıcı ben, patron ben, işçi ben... müşterim de sadece ben annem babam olmazsa süper hayal ya.