hergun saat 10da dışkılaması. gaz cikisinda bulunduktan sonra, pardon aşkım demesi. koyduğu acik cayin demli, demli cayin zehir olması. sabah beni uyandirmak için kafamda ziplamasi. beni aradiginda alo kuzey demesi. ismiyle hitap edersem trip atmasi. sevdiği çocuğun her gün evinin önünden geçmesi. her emir cümlesinin basina edatlasmis az sifatini koymasi. örn. az gel, az git. beni herkesten manyakça kiskanmasi. ayak görmeye tahammül edememesi. bazi konularda manyakça utangaç olması. yüklemden sonra amk kullanmasi. beni çok sevmesi.
benim aldığım içecekleri evde olmadığım bir anda hepsini sömürmesi. ulan sütün kapağı açık değildi. bana bir bardaklık bırakmış sağolsun. 1 senedir eve su almadı. dört hafta önce aldığım head shoulders şampuanımı da bitirmiş bugün farkettim. siz siz olun fakir ev arkadaşı edinmeyin. her gün sinir krizlerine girersiniz.
akşamları ben yattıktan sonra saç tokalarıyla oynuyor, bazen de napıyor diye bakmaya gittiğimde bir noktaya kilitlenmiş bakarken buluyorum onu. taşınırken de kolilerin arkalarına saklanırdı. *
odanın tülünü açık veya doğru düzgün kapanmamış görünce çıldırması(azıcık sinirlenmesi) sırf bu yüzden tülü düzgün kapatmak için uzun uzun uğraşırım. benim oda arkadaşım tülün evin namusu olduğu zamanların çocuğu.
işi yok. okulu yok. arkadaşi yok. sosyal hayatı yok. tek gerçeği twitter. günde iki kere yatağindan kalkiyor, biri bütün gün yiyeceği şeyleri etrafına zulalıyor, diğeri tuvalet için.
çok sıkıldım sözlük resmen menapoza girmis kadın emekliliği yaklasmiş adam hayati yaşiyoruz. bütün gün hatta her gün çalişiyorum okul-iş. Sabah yedide çikip akşam on birde geliyorum abi bir tabağini mutfağa götür bir makine aç bir pisliğini topla banyoyu adam gibi birak dimi. yok. temizlik bulaşik yemek de bana kaliyor.
hayır ben bugun de ölmedim diye şükrederken kız 21 saat twitterda. abartmiyorum 21 saat. lan bide bana halleniyor eğilimleri farklı geçen tecavuz edecekti nerdeyse. almanyada sözlük yazari olan yok mu ya, hayrina ev piyasasiyla ilgili bişeyler soracağim?
yıllar önce ev arkadaşlarımdan birini balkonda taşa otururken bulmuştum. hani böyle kapı kapanmasın diye dışarıdan büyükçe bir taş bulup koyarsınız ya önüne, işte öyle alelade, yamuk yumuk bir taş.. bizimki de yerde iki büklüm taşın üzerinde durmaya çalışıyor.
- hayırdır canım, ne yapıyosun sen orda?
+ uf sorma ya, yine kabız olmuşum da.. (bu arada kendisi yakın çevremizde sık sık kabız olması ile bilinirdi)
- eee, ne alaka?
+ e işte hedehödö dedi ki bana, mısır ye, su iç taşa otur. sırayla hepsini yaptım, şimdi de taşa oturuyorum.
- ya saçmalama, kandırmışlar seni, hasta olursun kalk şurdan.
+ dur yaa, biraz daha oturayım.
kulakları çınlasın, kız o kadar saftı ki, sık sık buna benzer şakalara kurban giderdi maalesef.
adamlar boxeri bir iki cm yukarı çekme olayından bihaber. yüzlerini görmeme gerek yok, yemin ediyorum hepsini çatalından tanıyabiliyorum artık. eskiden midem bulanırdı artık kolay kolay bulanmıyor da maalesef alıştım.