arkadaşlar yıllar sonra ilk kez kendimi online gösterdim çünkü biliyorsunuz evet yeşil, hayır kırmızıyla anılır. moderasyondan özel izin aldım, offline olduğum zamanlarda da online görünücem referanduma kadar. bizim rengimiz belli yani. online listesine de baktım büyük çoğunluk evet diyor, diğerleri gizemli falan zaten demek ki onlar da evet demek istiyor ama tepki çekeriz diye gizemlerini koruyorlar şimdilik.
bir anda sırra kadem basıp ortadan kaybolan ve yıllardır arayıp bulamadığım pokemon kartlarımı meğer fetöcüler çalmış amk. annemi sıkıştırdım, delikanlı gibi söyle yıllar sonra itiraf et ne yaptın pokemon kartlarımı dedim, parlak charizard'ı bıraksaydın bari dedim ağlamaklı oldum, o da üzgün bi şekilde döndü ve dedi ki: "oğlum senin kartlarını fetöcüler çaldı, benim günahım yok inan ki bak"
ben de durur muyum yapıştırdım cevabı: "fetöcüler benim kartlarımı çalarken sen niye engel olmadın" dedim. hala mavi ekran surat ifadesiyle geziyor.
Bir sürü sözlükte yazdım yada kayıtlı okuyucu olarak bulundum.
Gerizekalılık konusunda bundan üstününü görmedim. Oytun ara sıra zorluyor ama bu bambaşka...
ismail alpen'in bizlere en güzel armağanı olan uludağ sözlük'te mevcut nickimle 5. yılımı tamamlamış bulunmaktayım. bu muhteşem beş yıl boyunca her daim arkamda duran yazarlara ve biricik kedim hayat arkadaşım salih'e şükranlarımı sunuyorum. aynı süreçte bana bir dönemler kin besleyen, üstün meziyetlerime katlanamayan, saygıda veya sevgide kusur etmiş yazarlar falan varsa da dizlerime kapanıp af dilesinler. beşinci yıla özel olarak herkesi affedicem.
Fasulye gibi kendini nimetten sanan bir yazar müsveddesi beyanı. Onca taşşak geçtiğin insanlar ve değerleri ne olacak ? Özür dileyeceğine zeytinyağı gibi üste çıkma yüzsüzlüğü resmen.
off arkadaşlar of başımız çok fena dertte. biliyorsunuz mart ayındayız ki ay boyunca yurdumuzun dört bir yanındaki kedilerde olağanüstü bir hareketlilik gözlemleniyor. bizim salih'i de zor zaptettim ilk bikaç gün boyunca. karııı isterimmm diye bağırıyordu mecbur ranzaya kelepçeledim sonra baktım nefesini tutarak canına kıymaya çalışıyor, yalnızca sokak kedileriyle çiftleşmesi konusunda sıkı sıkı tembihleyip serbest bıraktım. bir de sokaktaki kimsesiz kedilere içinde whiskas, su ve birkaç adet türban olan bohça hazırladım hani manitalarla yiyip içsin dolaşsın bi yandan diye.
her neyse bu piç kurusu gitmiş bizim karşı apartmandaki kokoş cumhuriyet bayanının ankara kedisiyle fakbadi olmuş da kadın bunları evde iş üstünde basıp, salih'i üçüncü kattan aşağı fırlatmış. allah peygamberimizden tekrar tekrar razı olsun ki vaktinde bir kedinin sırtını sıvazladığı için salih'im de dört ayak üstüne düşmüş. ağlayarak eve döndü tabi burnu kanıyor hafiften başka bişeyi yok çok şükür ama hemen ardından kadın geldi bağrış çağrış kapıma vurdu, korktum açmadım kapıyı. sonra kapımda rakı şişesi kırıp onuncu yıl marşı söyleyerek uzaklaştı. mahallede kamuoyu yoklaması yaptım ki imza toplayıp bizi mahalleden kovduracakmış. off tam da mahallede asayişi sağlamıştım, kızlar sokaktan geçerken önüme mendil falan atıyordu camdan her şey harika gidiyordu...