bir milletin önünde sıfat olarak kullanılması ilk kez iranlı iskender bin kavus'un kabusname adlı eserine rastlar.
sanıldığı gibi türklere anlayışsız diyenler osmanlılar değil iran coğrafyasındaki yerleşik pers kitlelerdir ve bu söz kültürel açıdan yerleşik perslere göre daha geride olan ve bugünkü tacikistan coğrafyasında yaşayan göçebe türkmanend(türke benzeyen,türk gibi)kitleleri nitelemek için kullanılmıştır.
"kafasız/idrak edemeyen türkler" manasındadır. evet, bizzat Orhan Bey'in ağzıdan çıkmıştır. o dönemin modern koşullarına ayak uyduramayan, yıkanmasını bilmeyen, okumasını yazmasını öğrenmeyen, işi gücü adam kaçırmak, kavga etmek, şarap içmek olan kökeni oğuzlardan gelen bazı aşiretleri belirtmek amacıyla sarfettiği bir sözdür.
amma ve lakin,
allahınızı seviyosanız bana "kafasız türkler" ile "türkler kafasızdır" söz öbeklerinin arasındaki farkı bilmediğinizi söylemeyiniz. üzülürüm. orhan bey'in kastettiği şahıslardan olduğunuzu varsayarım.
tuhaftır biz bunu türkler için kullanılan bir aşağılama zannaederiz. neden? çünkü şartlı tarih bilincimiz yanına bol soslu dil bilgisi eksikliğimiz bu yanlışa düşmemizi koşullar.
farsça bir tamlamadır fakat baştaki etrak, arapça bir yapıya sahiptir. bir milletin isminin başına e harfi getirildiğinde o milletin en ilkel yaşam biçimiyle hayatına devam eden kesim anlatılır.
mesela e'arab bedevi demektir. arabın en ilkel yaşayan kesimi anlamında.. etrak da bu kalıp yapıya bağlı olarak türk ün en ilkel yaşam biçimini tercih etmiş olan kesimi temsil eder.
dolayısıyla etrak ı bi idrak, türkün en bedevisi idraksizdir demektir.
zira her halkın bedevisi idrakı düşük olan kesimdir.
osmanlı'nın bir türlü yerleşik hayata geçmeye ikna edemediği toroslarda yaşayan türkler için kullanmış olduğu tabir. aynen araplar için de böyle kullandığı tabirler vardır. nizama karşı gelirlerse idareden yaftayı yerlerdi. o kadar. abartmamalı. yetmediyse cogito degisinin 99 ylı sayısına şöyle bir bakıp büyük tarihçilerin bu konuda ne dediğine bakılabilir.
18 ve 19. yüzyıllarda osmanlı'da özellikle enderun menşeili devlet görevlileri tarafından osmanlı'nın asıl unsuru olan türk milleti'ni tanımlamak için kullandıkları sıfat.
19. yüzyılın sonlarına doğru abdülhamid han'ın türklüğe ve türkçülüğe verdiği önem sonrası ve türk milliyetçiliğinin gelişmesi ve türklük bilincinin yayılmasıyla bu terim kaldırılmıştır.
idrakten anlayıştan yoksun türkler demektir. osmanlı devleti bir ulus devleti değildi. klasik ortaçağ hanedan devletiydi. düşünün bir kere; padişah herhangi bir türk'ü vezir yapsa bir türk aristokrasisi doğacak belki de iktidar bölünecekti. oysa devşirme bir sadrazamı herhangi bir başarısızlığında yenilgisinde al aşağı etmek daha kolaydır.
osmanlı döneminde türkler asi göçebeler oldukları için saray çevresinin türklere bakışını izah eden yakıştırma. alpaslan ın en önemli veziri de farstı değil mi. hakikaten yahu atalarımız pek milliyetçiymiş.
bu kitap içerisinde yaklaşık 15 sayfalık bir makale var önce onu bi' okuyun sonra gelin bir de burda yazılanları okuyun. yüzünüz kızarmazsa gelin yine devam edin palavralarınıza. kafasını tekmelediklerim!
Etrak-ı biidrak, idrak edemeyen, düşünemeyen, basiretsiz, ahmak demektir.
işbu kelime, Osmanlıda ülkede yaşayan Türkleri nitelemek için kullanılırdı.
Ayrıca, Osmanlı türkçü değildi.
Fatih Sultan Mehmet, Osmanlıyı Batı Romanın devamı olarak görürdü.
Türkçülük, Zorda kalan ittihat ve terakkicilerin son sığındığı limandır.
Bundan önce, Padişah, osmanlıcılık ve islamcılık politikaları güttü,
Lakin bunlar işe yaramadı.
Zorda kalan ittihatçiler, bir türkçülük gailesi çıkardılar.
Hatta türkçülüğü bulanlardan birisi de, kendisi kürt olan Ziya Gökalptır.
Mehmet Akif Ersoy, arnavuttur.
Etrak: arapça, Türkler anlamına gelir.
Bi idrak: arapça, anlayışsız, akılsız anlamına gelir.
Hülasa etrak-ı biidrak Osmanlı döneminin Kürtleri sayılacak kadar medeniyetsiz ve tertipsiz anadolu halkına söylenen bir hitaptır. Balkan savaşlarından sonra memleketin en seçkin ve en eğitimli yerlerini kaybedince aynen kıvırıp Türk milliyetçiliği yapmaya başlanmıştır. Maalesef gerçekler bunlar.
Aziz nesin'in yüzde atmış söylemi gibi bir söylem.
Özellikle osmanlı türk düşmanı mı olacaktı ? Kendisi de türkçe konuşurken hemde.
Yani zannetmeyelim ki sarayda muhabbet ederken divan edebiyatı şiirleri gibi konuşuyorlardı.