en kötüsü de herkesin evli olduğu evde yaşamaktır.* yaş da ilerleyince sizi ortalarına alıp nasihat etmeye evlilikten söz etmeye başlarlar ki ne tek taş yüzük görseniz bu bunalıma girersiniz ne de gelinlik. *
son 10 gundur moralimi bozan durumdur. ulen şaka maka yaşlanıyormuyuz ne.abi daha dün bizim sokakta maç yapıyorduk ya ne evlenmesi. üni son sınıfa gelen arkadaşların evlencek karıları bulup nişanı yapmaları bir bekar olarak benim moralimi acaip bozmaktadır. yakında olcakları şimdiden tahmin edebiliyorum:
+kanka ya hadi gelsene bi ps de vereyim eline
-olum tugbayla dvd aldık onu izlicez
+hşş kanka napıyosun bu akşam bi içmeye gidelim
-kanka deryanın anneleri gelcek bu akşam yemege
bi de bunun farklı versiyonu vardır ki o daha bir acıdır. işler kesat giderken hadi şunu bir arayım dersin ki kız nişanlanmıştır. biri asker yolu bekler kendi arasında söz kesmiştir , kimisi nişanlanmıştır.
aradığım başlık tam bu değil ama olsun. içinde 'herkesin' geçen milyon tane başlık varken kasamayacağım valla. zaten canım sıkkın..
hayatımda hiç böyle bir dönemim olmamıştı sevgili sözlük. acaip sinir bozucu bir durum. hayatınızda, hayır lan, hayatınızda değil. genellemeyeceğim bu durumu. aynen kendimi anlatıyorum.. hayatımda. benim hayatımda bildiğin. tanıdığım, bildiğim hatta sadece belki uzaktan gördüğüm ne kadar adam/kadın varsa hepsi yaklaşık aynı dönemde ya nişanlanıyor, ya evleniyor. tüm arkadaşlarım, dostlarım. fakülteden, mahalleden, liseden vs vs.. resmen hobi haline getirdim bu sene düğünlere gitmeyi, nişanlarda oynamayı, fotoğraf albümlerine yorum bırakmayı..
yalnız olmak en büyük korkummuş, öyle söylüyor msn anketi.
hadi lan ordan dedim ben de! ne korkacağım yalnızlıktan! hiç canımı acıtmıyor! aksine lan, sviyorum! *
Günümüzde herkesin istikrarsız bir sözleşmeye imza atmasıdır.
Ne yazık ki evlendikten sonra 6-7 ay içerisinde boşanan çiftler var. Birbirini seven iki insanın aynı evde oturması için bir sözleşmenin varlığı tartışmalıyken, " kızlı erkekli aynı evde bulunulmaması " çağrısında bulunanlar var ve de. Neyi düşünüp neye ağlayalım ki ?