en beceriksiz insan bile okusa, öğle güzel anlamı olacak eserdir bu.. gönül dostuna bundan daha güzeli yazılamazdı heralde, bu aşk sandığımız gibi değil sanki, bu aşk bizim bildiğimiz gibi değil yani.. eşimize, annemize, babamıza veya sevgilimize duyduğumuz gibi bir aşk değil, zamanımızın basit ve anlamsız aşklarından hiç değil, neden ve kime yazıldığını iyice araştırıp, değerlendirmek lazım, o zaman gerçekten ufacık bir şeyi bile seviyorum demeye utanırdık sanırım..
duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, yani gitmek mi istiyorsun, gitme
başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun, yani başkasını mı istiyorsun yanında, isteme
ay ve felek harap ve ziyan olmuşken senin için, bizi öğle harab öğle ziyan ediyorsun, etme
ey makamı var ile yokun üstünde olan, sen varlık sahasını da terkediyorsun, etme
yüz çevirecek olsan, ay kapkara olacak gamdan, sen ayında evini yıkmayı kastediyorsun, etme
zehri şeker, şekeri zehr ediyorsun, etme..
ey hırsızlığa da değen, hırsızlık ediyorsun, etme
aşka ne diye hayret ediyorsun, aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer..
söz söyleyecek an değil,
isyan et öğleyse
aşkın baygınlığıyla ne diye meşk ediyorsun ey arkadaşım
etme..
Kenan Doğulu'nun yorumlayarak çok gereksiz bi iş yaptığı olağanüstü Mevlana şiiridir.
ya pop müziğe uydurmak zorundamısınız herşeyi, bırakın tadında kalsın!
Benim yeni tanıştığım ama ne mutlu ki bunca kişinin evvelden beri bildiği Mevlana eseri. Böyle bir eseri okumak bir yana ama Yılmaz Erdoğan da ne okumuş be kardeşim. Gönül telini titretir derler ya, bu öyle bir şey olsa gerek. Bazı şiirler vardır bir duyuşla ya da bir okuyuşla insanın içine girer tüm heybetiyle. Bu da öyle bir şey. Bilmek, okumak ve dinlemek lazım. Bu topraklar böyle eserler yazan insanlar çıkartıyor ve böylesine yorumlayanlar. Gurur duymamak elde mi?
ilk olarak az önce yılmaz erdoğan'dan dinlediğim muhteşem mevlana şiiri. güzel okumuş yılmaz erdoğan. müziğin sesi biraz fazla yüksek olsa da şiirle bütünlük içinde. bu şiiri türkiye'nin en iyi şiir okuyan adamı ahmet kaya'dan dinlemek vardı.
kenan doğulu'nun patron isimli albümünde farklı bestesiyle dikkat çektiği mevlana celaleddin rumi şiiri. şarkıda kendi sözleri mevcut olsa da, girişte bu şiir ile başlıyor olması ilgi çekiyor.
mevlana celaleddin rumi'nin tebrizli şems'e yazdığı muhteşem şiir.
elif şafakın ''aşk'' kitabını bitirdim henüz ve tesadüfen bu şiiri yılmaz erdoğandan dinledim. mest olmamamk elde değil. her ''etme'' değişinde ayrı bi güzellik ayrı bi anlam.
muhteşem.
şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize
sen zehri şeker şekeri zehr ediyorsun,etme...mevlana nın şemsin bir sabah kendisini terk edip şam a gitmesi üzerine yazdığı yılmaz erdoğandan dinlenmesi müthiş olan ilahi aşkın tarifinin yapıldığı adresinin verildiği şiir...
kendisi gezgin bir şeker taciri aynı zamanda bir şeyhin mürididir. gezgin olmasının nedeni bir aradığının olmasıdır. yine gezdiği dolaştığı bir şehir olan kon'da mevlana hazretlerine rastlar.
şems: Ey bilginler bilgini, söyle bana, Muhammed mi büyüktür, yoksa Bayezit Bistami mi?
mevlana: Bu nasıl sorudur? O ki peygamberlerin sonuncusudur; O'nun yanında Bayezit'in sözü mü olur?
şems: Neden Muhammed 'kalbim paslanır da bu yüzden Rabbime günde yetmiş kez istiğfar ederim' diyor da , Bayezit 'kendimi noksan sıfatlardan uzak tutarım, bedenimin içinde Allah'tan başka varlık yok' diyor; buna ne dersin?
mevlana:Muhammed her gün yetmiş makam aşıyordu. Her makamın yüceliğine vardığında önceki makam ve mertebedeki bilgisinin yetmezliğinden istiğfar ediyordu. Oysa Bayezit ulaştığı makamın yüceliğinde doyuma ulaştı ve kendinden geçti, gücü sınırlıydı. onun için böyle konuştu.
işte bu konuşmanın ardından şems aradığının mevlana olduğunu anladı. mevlana tasavvufla ve gerçek aşk ile şems ile girdikleri helvet sayesinde eriştiklerini söylüyordu. ancak şems'in hayranları ile mevlana arasına girdiği söyleniyor ve kendisine cephe alınıyordu. bu nedenle şems bir kere ortadan kaybolmuş ama mevlana hazretlerinin yazdığı bu gazel nedeniyle geri gelmişti. yine de bu aşk dolu ve özlem kokan gazel mevlana hazretlerinin hayranlarını ve oğlunu etkilememişti. şems üzerindeki baskılar devam ediyordu.
bunun üzerine şems "bu sefer öyle bir gideceğim ki, nerde olduğumu kimse bilmeyecek" demiş ve bir daha bulunamayacak şekilde ortadan kaybolmuştu. bir rivayete göre şemsin öldürüldüğü söylenmektedir.
işte bu gazel de mevlana hazretlerinin onu gerçek aşkla ve tasavvufla tanıştıran gönül dostuna bir teşekkürüdür aslında. özleminin ve aşkının büyüklüğünü gösterir. *