mevlana celaleddin rumi'nin kendisini gerçek aşk ile tanıştıran şems'in vefatından sonra kendisine ithafen yazdığı şiirdir. ben bir özlemin bundan daha iyi anlatılabildiğine şahit olmamıştım. üstad her zamanki şaheserlerinden bir tanesine imza atmış. buyrun;
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun. etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun. etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun. etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun. etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun. etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun. etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun. etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun. etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun. etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun. etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun. etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun. etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun. etme
isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun. etme *
kendisi gezgin bir şeker taciri aynı zamanda bir şeyhin mürididir. gezgin olmasının nedeni bir aradığının olmasıdır. yine gezdiği dolaştığı bir şehir olan kon'da mevlana hazretlerine rastlar.
şems: Ey bilginler bilgini, söyle bana, Muhammed mi büyüktür, yoksa Bayezit Bistami mi?
mevlana: Bu nasıl sorudur? O ki peygamberlerin sonuncusudur; O'nun yanında Bayezit'in sözü mü olur?
şems: Neden Muhammed 'kalbim paslanır da bu yüzden Rabbime günde yetmiş kez istiğfar ederim' diyor da , Bayezit 'kendimi noksan sıfatlardan uzak tutarım, bedenimin içinde Allah'tan başka varlık yok' diyor; buna ne dersin?
mevlana:Muhammed her gün yetmiş makam aşıyordu. Her makamın yüceliğine vardığında önceki makam ve mertebedeki bilgisinin yetmezliğinden istiğfar ediyordu. Oysa Bayezit ulaştığı makamın yüceliğinde doyuma ulaştı ve kendinden geçti, gücü sınırlıydı. onun için böyle konuştu.
işte bu konuşmanın ardından şems aradığının mevlana olduğunu anladı. mevlana tasavvufla ve gerçek aşk ile şems ile girdikleri helvet sayesinde eriştiklerini söylüyordu. ancak şems'in hayranları ile mevlana arasına girdiği söyleniyor ve kendisine cephe alınıyordu. bu nedenle şems bir kere ortadan kaybolmuş ama mevlana hazretlerinin yazdığı bu gazel nedeniyle geri gelmişti. yine de bu aşk dolu ve özlem kokan gazel mevlana hazretlerinin hayranlarını ve oğlunu etkilememişti. şems üzerindeki baskılar devam ediyordu.
bunun üzerine şems "bu sefer öyle bir gideceğim ki, nerde olduğumu kimse bilmeyecek" demiş ve bir daha bulunamayacak şekilde ortadan kaybolmuştu. bir rivayete göre şemsin öldürüldüğü söylenmektedir.
işte bu gazel de mevlana hazretlerinin onu gerçek aşkla ve tasavvufla tanıştıran gönül dostuna bir teşekkürüdür aslında. özleminin ve aşkının büyüklüğünü gösterir. *
bir donem kendi sesimle okumuslugum daha sonra da kendi cabamla güzel bir fon müziği ile düzenlemişliğim var hazretin bu şiirini. onu gece yatarken dinler arada ağlar, arada düşüncelere dalar uyur giderdim. delirtir, kederlendirir bazen de sevindirirdi beni. herkese nasip olmayacak bir askı anlatır bu şiir. güzelliğin içindeki çirkinliği bile gosterir ama gorebilene. neyse ve her neyse...
yılmaz erdogan yorumu da ayrı bir guzel olmus. hiç de beklemezdim valla kendisinden boyle guzel okumasını. merak edenler için;