yanlış anlaşılan kalıptır. sürekli, 'etme bulma' şeklinde yorumlanır. yaptın, sana da yaparlar gibi.. aslında özü; 'yapma ki sana da yapmasınlar' dır. etme, bulma. virgül çok önemli. 'etme' ve 'bulma' kelimeleri olumsuz anlamda kullanılmıştır yani.
şu samanyolu tvnin sırlı filmlerinin devamlı konusudur
-iftiracı gelinin hazin sonu
-iftiracı kaynananın hazin sonu
-zülum eden gelinin hazin sonu vs konu aynı isimler farklı.
kesinlikle hayat felsefemin temelini oluşturur. eğer bir şeyin bana yapılmasını istemiyorsam başkasına yapmam. ayrıca bu dünyanın hesabının kolay kolay diğer dünyaya kalmadığı inancındayım.
gerçekliği çok yansıtmadığını düşünüyorum. eden bulmuyor, efendim. keşke bulsa. ama bulmuyor. sanırım edenin bulduğu dünya çok farklı bir dünya, alın beni oraya, lütfen!!
Dinî bir anlam katılmaması gereken söz. Dine göre etme dünyası burası, bulma dünyası ahirettir. Edenin bulması denilen şey çok istisnai olur. Bu dünyada insandan beklenen şey, adaletin ayağına gelmesini beklemek değil, adaleti sağlamak için çaba göstermesidir.
Stefan zweig, Şavaş karşıtı yazılar yazdığı için naziler ve gestapo tarafından rahatsız edilmeye başlamıştı. Çareyi ülkeden kaçmakta bulacağını düşünen yazar, yurt dışına çıkmıştı. Fakat orada da naziler onu rahat bırakmadı. Nazilerin baskısından bunalan yazar, karısı ile birlikte intihar etti. Bu olaydan kısa süre sonra 2. Dünya savaşını kaybeden Hitler de karısı ile birlikte intihar etmek zorunda kaldı. Yani stefan zweig'e yaşattıklarını yaşadılar.
bir süredir işlevini kaybetmiştir. yıllardır "eden" kimse bir şey bulmuyor. edenler ettiği ile kalıyor ve edenlerin ettiği şeyin ceremesini başkaları çekiyor. belki zaman döngüsünde bozulma oldu belki hemen bulmayacaklar sonradan bulacaklar bilemiyorum.