"izlerimiz sadece rüzgarı (o da silmek için) ilgilendiriyorsa peşimizde kimse yok demektir."
...............
"en büyük kötülük,gerçeğin parçaları arasındakii şiddetli çarpışma değil,gerçeğin yarısının sessiz sedasız ortadan kaldırılmasıdır."
...............
"hayattan meyus olanlar,güzel sözler söylerler.görmez misin ki,kalemin ucu kalemtraş ile kesilince, kalemin dili daha keskin olur."
................
"bir kilimi üzerinde sevgiliniz gezecekmiş, bir kaşkolu çocuğunuz boynuna dolayacakmış gibi dokur, bir binayı anneniz oturacakmış gibi yaparsanız, ne o kilim eskir, ne o kaşkol solar, ne o bina yıkılır."
insan, utanc duyan bir varlıktı.tümüyle size özgüydü edep duygunuz.gözlerinizi yavasca yere indirmeniz.sessizlesmeniz.yüzünüzde tatlı bir kızarıklık.örtünme ihtiyacınız.saklanma isteğiniz.o anlarda ne kadar masum olurdunuz......
Aslında aşk var ama aşkı sunacak insan bulunmuyor. Tam bir şeyler hissediyorsun, sonra; "Bu da mı gol değil be, bu da mı yanlış insan"...
(bkz: Sabah Uykum)
Narsistlesmis benlikler, kendilerini haz verici eylemlerden alıkoyan herhalden, narsisizmin derecesine de baglı olarak öfke, kızgınlık, nefret duyar, bunlara bela okur, lanet ederler.
Tüm hayat dayanılmaz bir zahmete, kedere, bas belasına dönüşür.
Doğuyorsun, zahmet icinde yasıyorsun ve ölüyorsun.sonuç? Arada yasanan, o da eriyip giden kısa süreli hazlar dışında insanın eline ne geciyor?koca bir hiç.
Dikkat edersen sadece olumsuz duygular degil, hazlar, lezzetler, keyifler, sevincler de bir yerden sonra anlam ifade etmiyor.
insan önce şuna kesin karar vemeli:Bu hayat kimin ve kimin adına yasanacak?
aşık sevmek değil sevilmek derdinde.sevilsin,şu karanlık dünyada sevilmeye değer olduğunu birisi kendisine söyelsin istyor.yücelmek için yüceltiyor, sevilmek için seviyor.ıstıraba tahammüü yok, yanmaya gelemiyor.varlığını alevde eriten pervane yerine, kandile sitem okları yağdıran bir pervane olmayı yeğliyor.güürültü yapıyo."ne olur beni sev" diye uluorta bağırıyor.sessiz bir ağlayışla yapılmadığı için bu çağrı, masum bir yakarı plmadığı için ötelerden yankı bulmuyor.
kemal sayar-hayat teselli bulmaktır.
Bir zengin kızı at oyunları ile meşgul bir gençle evleniyor.
Adam her akşam kötü koku ile geldiği için gelin diyor: "ben bu kokuyla baş ederim."
Adam eve girer girmez banyoya sokuyor yıkıyor. elbiselerini her gün yıkıyor, hani bir tek çamaşır suyuna basmadığı kalıyor adamı.
bir müddet sonra gelin adama diyor: "Gördün mü bak, sen de kokunun zerresi kalmadı başardım işte "
koca bıyık altından gülüyor: "Sana öyle geliyor gülüm, benim kokumun değiştiği filan yok sadece senin burnun alıştı."
her insan, kim olursa olsun, ne kadar aşağı bir konumda bulunursa bulunsun, içgüdüsünün etkisiyle hatta bilinçsizce, kendisinin de bir gururu olduğunun göz önünde tutulmasını ister.
Tanrim bana degistiremeyecegim seyleri kabul etmem icin sükunet, degistirebileceklerimi degistirmem icin cesaret ve aradaki farki bilmem icin akil ver.
John green - ayni yildizin altinda.
Yastiginda nasil uzandigini, nasik agir agir nefes aldigini, saclarinin yastiga nasil serildigini tadavvur ediyor ve hayatta bu manzarayi gormekten daha buyuk bir saadet olamayacagini dusunuyordum.