Türkçe öğretmenimin tembihi. Hatta "çiğneyebildiğiniz kemikleri çiğneyin, onlar kalsiyum, kalsiyum" derdi. Adamın öğüdüne de uyup, yediğim tavukların kemiklerini çiğneyip iliklerini sömürdüm bu zamana kadar. iyi mi ettim, kötü mü ettim bilmiyorum artık.
Doğrudur gıdaların yapısını bozmadan tüketmektir en sağlıklı olanı. Bu sebeple daha az moleküler yapıyı bozuyor diye seramik bıçaklara yöneldik.
Uzmanlar da yeşillikleri bıçakla kesmeyin elle koparın der mesela, onlar deyince organik ve moleküler bazlı yaşam, peygamberim deyince uwww hadi ordan.
Koş bir kova popeyes kanat söyle de kemirelim bunun aşkına.
bu sebeple kuşbaşı eti pek sevmem. çok maharetli ellerden çıkmamışsa tabi. parça et olarak önce biraz haşlayıp sonra bütün şekilde tava, tencere, caba veya tepside kızartılır/pişirilir. kuşbaşı elde edilmek isteniyorsa daha sonrasında doğranır. ardından gün yüzü görmüş iç kısımları da sosun içinde biraz bekletildikten sonra, aynı sosun içinde pişmeye bırakılır. lan ben aşçı mı olsam..
hz peygamber efendimiz (s.a.s) sade doğal ve mütevazi bir hayatı tercih eden bir nebi ve rasul idi. siyeri nebiye baktığımız zaman bunu açık bir şekilde görmekteyiz. o sebeple hadis ilmine vakıf olmadan, hemde kutub-i sitte (imam ebu davut r.a.) hadisini uydurma hadis diye nitelemek ya cahillikten, yada bu davranışı nefsine yedirememekten kaynaklanmakta kanımca.
-müslüman en büyük tehlike kibirdir. niçin ? kalbinde zerre kadar kibir bulunan cennete giremez '' insan eti elle parçalayıp yemekle insanlıktan çıkmaz. ne zaman çıkar ? onlarca masumun kanına girdiği zaman. çoluk çocuk kadın erkek genç ihtiyar demeden katlettiği zaman.
bunun neresi garip ki ? et balık kelle bunlar yenir elle. ayıplanacak yada kınanacak olan şu; mümin ölü eti yemez. yani gıybet etmez. domuz eti yemez.
adamın biri nebi sallallahu aleyhi ve sellemin huzuruna girince titremeye başladı, ona dedi ki sakin ol ben kureyşten kuru et yiyen bir kadının oğluyum. hayret edilecek bir mütevazilik örneği.
et fiyatları uçtu gitti. fakir sofrasında et bulabiliyor mu ki ? siz şeyini bulmuşsunuz şeyini arıyorsunuz beyim.
Kütüb-i Sitte hadislerinin Ebu Davud bölümünde geçen akıl ve mantık dışı bir sahih hadistir. Neymiş, eti bıçakla kesmeyip ağzınızla kemirerek yiyin. Bu durum, yabancıların adetleriymiş de. O zaman bu mantığa(!) göre çatal ve kaşık kullanmadan ellerimizle yemek yiyelim. Sanki bıçağı ete batırarak ağzımıza sokuyoruz. Laf söyledi balkabağı, zırvalığın daniskası. Bir de "eti bıçakla kesmek" adeti, güya yabancı(!) geleneğiymiş. Demekki yabancılar, bedevilerden çok daha medeniymiş. Bu saçma sapan hadiste bile ayrımcılık var. Diyelim ki bir hayvanı kurban kestik ve ilgili hayvanın eti çok büyük. Büyük hayvanların etini bıçakla butlar ve bagetler gibi küçük parçalara ayırmadan hayvanın etini nasıl yiyeceğiz peki? Sanki eti bıçakla keserken paslı bıçak kullanıyoruz. Aklı başında olan herkes bilir ki, paslı bıçaklarla et kesilmez. Eti kesmede kullanılan bıçak; paslanmamış, normal, metal bıçaktır. Eti bıçakla kestikten sonra kirli bıçağı suyla ve deterjanla yıkıyoruz zaten. Bir de günümüzde paslanmaz çelikten yapılmış çatal-kaşık-bıçak setleri var. Eti bıçak yerine testere ve baltayla mı keselim yani? Çöldeki medeniyetsiz bedevi Arapların niye çatal bıçak kullanmak varken yemeğe görgüsüzce ellerini daldırıp yedikleri belli oldu.
ilgili link: https://sorularlaislamiye...ayrica-ekmegi-bicakla?amp https://galeri.uludagsozluk.com/r/2412069/+
