yemekteyiz programında ortaya çıkan gerçektir. ne zaman et yemeği yapılsa yiyen herkes ağzı birliği edecesine et çiğ kalmış pişmemiş demektedir. vardır bu işin bir hikmeti. bir eti bile pişiremeyen bir milletiz. biz ne işe yararız ?
dunya uzerinde barinmamasi gereken millettir. manihaizmi bile et yasak oldugu icin "olmaz haci" diyip sutlamis bir halkin yemekteyiz gibi herkesin kendi cikari icin ugrasip yedigi kaba sictigi bir yarismayla "et pisirmeyi bilmiyor" diye suclanmasi sacma otesi sacmadir arkadas.
(bkz: et yemeyi bilmeyen türk milleti)
et pişirmesini değil et yemeyi bilmeyen millettir. durum öylesine vahimdir ki yemekteyiz programından örnek verecek olursak, bir blok görevlisi bile tabağında löp etleri yemeden bırakabilmektedir. lan hergün et mi yiyorsun sen derler adama?!
ayda yılda bir et yiyebilen kişilerin çoğunluğu oluşturduğu bir toplumda yadsınmaması gereken hadise. bir entry'i daha levent kırca mesajı vererek bitirmenin haklı gururunu yaşıyorum.
- türk milleti eve ayakkabıyla girer.
- türk milleti her akşam yemeğine çiçek yaptırır.
- türk milleti sini kadar tabağın içine iki lokma yemek koyar ve bitirmeden bırakır.
- türk milleti daima kepekli ve siyah ekmek yer.
- türk milleti akşam yemeğinde saçını topuz yaptırır.
- türk milleti her yemekte kıl bulur.
Yemekteyiz i vırtı zırtı boş verin de ben size olayı söyleyeyim; kan. insanımız ette kırmızı sıvı gördüğü anda (ki aslında çoğunlukla kan değil miyoglobindir o.) Aha bu et pişmemiş, çiğ der, yenmez der. Öyle değil o iş. Kafa açmaya gerek yok, youtube da bile işin aslını öğrenirsiniz. Et az, az orta, maksimum orta pişmelidir, çünkü piştikçe suyunu kaybeder, sertleşir, çiğnemesi zorlaşır. ayrıca içindeki protein miktarı da azalır.
Ama işin komiği (temelini Amerika ve brezilya' nın attığı şekilde) yurtdışında o eti az ve az orta ya da maksimum orta pişmiş yiyen insanlar, bizim saatlerce pişmiş, tel tel dökülen tandırımıza, aslında pişirme tekniğimize de hastadır.
Dipnot: aynı ön yargı balık ve deniz ürünleri için de geçerlidir ülkemizde.