bu ülkede tarih boyunca kaçakçılık bir sektör olmuştur. sınır bölgelerinin en büyük geçim kaynağıdır. devlet belli ölçülerde göz yumar. sigara kaçakçılığı, elektronik eşya kaçakçılığı, hatta terörist kaçakçılığı bile görüldü bu topraklarda. kaçak çay diye marketlerde satılan çaylar var. dünyanın hiç bir yerinde mayın tespit edebilen eşekler yoktur mesela...
ama bu ülke tarihinde hiç bir zaman temel gıda maddesi kaçakçılığına şahit olmadı. ta ki bu güne kadar. yıllardır bilinçli şekilde tarım ve hayvancılık bitirildi. kendi kendine yeten 9 ülke statüsünden; avrupanın tahıl ambarı olan ülke statüsünden nohut, mercimek, buğday hatta et ithal eden ülke haline geldik. mercimeği meksikadan, eti sırbistandan, gdo'lu buğdayı israilden alır olduk.
hadi bu kadarına bile zar zor tahammül ederken dün haberlerde vücutlarına et sararak kaçakçılık yapan insanları görünce artık ne hale geldiğimizi çok net bir şekilde anladım. gürcistan'da etin kilosu 5 liraymış arkadaşlar bu arada.
lady gaga'ya kaçakçılara ilham kaynağı olduğu için dava açmamız lazım bizim.
yaşasın süper güşlü türkiye! ekonomi süper gelsenize...
ülkede artık her şey ateş pahası. bunun sebebi de vergiler. devlet artık vergi falan almıyor resmen vatandaşını haraca kesiyor.
devlet adı altında devasa köhnemiş bir yapı var. kaynakları har vurup harman savuruyor. milyonlarca vasıfsız, hiçbir değer üretmeyen, lüzumsuz şişirilmiş kadroların maaşı verilecek o haraçlarla.
kişi başı milli geliri bizim 4-5 katımız olan ülkelerde et bizden daha ucuz. vatandaşı et alamazken umursamazca sofrasına et koyup tıkınabilen bir şahıs devlet adamı falan değildir; bildiğin haramidir.
o yedikleriniz zehir zıkkım olsun! hepsi burnunuzdan fitil fitil gelsin!
ben daha da bir şey demiyorum. kaderin hükmünü bekliyorum.
öyle bir darbe vuracak ki size; nereden geldiğini şaşıracaksınız.