eşyanın istediği zaman çalışıp istediği zaman çalışmaması durumudur. telefonun istediğini araması arayacağın zaman jarjını bitirip, sonra durup dururken açılması, televizyonun kanalı beğenmediğinde görüntüyü yan yatırması sık sık başıma gelen olaylardır.
eşyaların gelişigüzel kullanılmaması gerektiğini düşünen kişilerin eşyalarda kişilik araması ya da eşyalara kişilik yükleme durumudur.
mesela bardaklar...
üstünde nescafe yazan bir bardakla çay içilmesi şahsıma göre imkansızken, çevremdeki birçok insan çay bardağından su içmekten rahatsız olmaz.
ya da klasik su bardakları vardır ya, benzinlikler falan da hediye ediyor şimdi. onların benim mutfak dolabımda yer alması imkansızken çoğu kişi hangi bardakla su içtiğini fark etmez bile.
bir gün bu takıntımı&rahatsızlığımı fark eden birine verdiğim cevap da söz konusu başılık gibiydi.
"kişilikli bardakları kullanmayı seviyorum."
mesela ıstampa cok karaktersiz cıvık cıvıktır. elinize yapişir ama cay kaşiği öyle mi? hem ufak tefek hem gururlu hem de şeker gibidir. cikarsin uzun yola canin hiç sıkılmaz. ıstampa ise bir zamanlar buralar dutluktu dedeme dönümü 5liradan vermiş almamiş simdi metrakaresi 2000 euro oldu ah dede yaktin bizi diye kolpa muhabbetler acar. dis agirisi gibidir istampa. ama cay kasiğinin onda biri kadar delikanlılık yoktur kendisinde.
eşyanıın kişiligi belki yapılış tarzı açısından bir ifade olabilir ama normalde o kişiligi insanlar atfeder. bazen insanlar o kadar acımasızdır ki, kendi ailesinden olan insanları eşyalaştırma yetenegine sahiptir kimi baba evladını kimi evlatta babasına sahip çıkmayarak onu sayıp sevmeyerek onu eşyalaştırır.
ulan su sandalyaye kac senedir oturuyorum, hiçte isyan etmedi ne kişiliksizmiş.
var ya klavyenin, hergün anasını apğlatıyorum bi seferde ben yazmam demedi.
ne kişiliği arıyorsun kardeş denilesi.
biz insanlar bile oturtamamışken, eşya ya neden can artı üstüne kişilik yüklenmesine sasılası durum.