keçiören de aynı adla bir modelinin bulunduğu, bizim kale yaptığımız macarstan daki kilise.
keçiören deki ucube yapının, orijinali ile adı dışında, uzaktan yakından, hiç bir benzerliği ve bağlantısı yoktur. buradaki estergonun esas adı için, olsa olsa suudi arapların tarihi değerine ve bizdeki manevi değerine bakmadan yıkıp geçtikleri "ecyad kalesi" adını vermek belki de daha doğru ve güzel olacaktır.
macaristan ın kuzeyinde avusturya sınırını oluşturan tuna nehrine hakim bir tepede kurulmuş, aslında büyük bir kilise olan, kale demek için çok dikkatli bakmak gereken bir nevi kilise şato arası yapı.
yeri itibari ile avusturya sınırına hakim konumu nedeniyle türkler ele geçirdiğinde kale olarak kullanıldığından bizde kale olarak bilinir.
içinde hıristiyan dinine ait sembollerle doludur. bodrum katında ise bir çok kardinal seviyesinde din adamlarının mezarı vardır.
ilginç bir anı da, estergon un yanındaki kasabadaki eski sanatlar müzesinde gördüğümüz bir tablo ile ilgilidir. tablo da hz isa nın çarmıha gerilmesi anı resmedilmektedir. ama ilginç olan yanı isa yı çarmıha gerenlerin öz be öz bizim yeniçeri vatandaşlarımız osmanlı türkleri olmasıdır.
müze müdürü nü çağırıp behey müdür bey bu nasıl şey dediğimizde, müdür efendi "ne yapabilirm ki artistic impression" (sanatçının izlenimi) demekle yetinmiştir.
çok çekmişler bizden çok (!)
zigetvar ile karıştırılmaması gereken, kanuni zamanında 1543 yılında ilk kez elegeçirilip, aynı yüzyıl içerisinde birkaç defa el değiştirmesinin ardından ikinci viyana kuşatmasına kadar osmanlı da kalmış olan güzel bir kaledir.
haziran ayında bir gün ankara'dayken akşam gittiğim, içindeki osmanlı eserlerine hayranlıkla baktığım, dışardan da pek hoş görünen kale. içinde gezerken ilahi sesleri geliyordu yukarlardan, ben ortama uygun müzikleri bu herhalde diye düşünürken yukarda düğün olduğu gerçeği ile yüzleşmiş ve dumurlardan dumur beğenmiştim. hatta en üst kata çıkmak istediğimizde ise içerde bayanların olduğunu, ziyaretçilerin alınamayacağını söyleyen görevli bizi kibarca reddetmişti.*
kanuni sultan süleymanın son seferi.bu kale alınmadan vefat etmesine rağmen orduya öldüğü haber verilmemiş,gizlenmiştir.öldükten 1 gün sonra kale alınmıstır.