türkçesi ölümüne kaçış olan filmde, bir yerden sonra neyden kaçtığını bile unutursunuz ve hayatta kalmak için bir insanın neler yapabileceğini izlersiniz. rahatsız edici bir vuruculuğu vardır.
afganistanda amerikalı askerler tarafından yakalanan mohammed (vincent gallo), avrupada bilinmeyen bir yerdeki bir cezaevine gönderilir. bindirildiği araç kaza yapınca özgürlüğüne kavuşur ve evi olarak bildiği çölden kilometrelerce uzakta, kar altındaki ormanda kaçmaya başlar.resmen var olmayan bir ordu tarafından acımasızca izlenen mohammed, hayatta kalmak için öldürmekten başka çaresi kalmadığını görür. film boyunca tek bir söz bile etmeden fiziksel olarak oldukça güç bir rolün altından kalkan vincent gallo, bu rolüyle geçen seneki venedik film festivalinde en iyi erkek oyuncu ödülüne uzanmıştı
çok garip bir film. başlarda politik başlasada daha sonra bir into the wild bir the hunter havasına bürünüyor. afgan kaçak yolda amerikan askerleri, ormancılar, köpekler ve benzeri canlıları öldürüyor.
her sahnede fon müziği kullanılmış. hiç boş geçmiyor.
izlemek isteyenleri durdurmam fakat şunu bilmelidirler ki beklentiyi sıfır tutmadığınız takdirde bi' boka yaramaz. ancak ve ancak bu türün takipçileri izlerse keyif alırlar.
yine bir kaçış filmi. sinemanın en önemli konularındandır kaçışlar. defalarca işlenen bir konunun ürünü, artık bu tarz filmlerin konunun üstüne bir şeyler vermesi gerekir seyirciye yine mi dedirtmemek için. sıradanlığı aşıp yanına bir şeyler koyması gerekir. evet bu filmlerde hep bir gerilim vardır ve seyirciyi filme bağlar ama malesef bu filmde o bile yok. senaryosu bir şey vaat etmiyor en başta monoton gidiyor ve sadece basit bir olay örgüsü üzerinde gitmeye çalışıyor. arada adamın geçmişine gitmeye çalışır gibi yapıp ne yaptığını bilmeden geri dönüyor yönetmen. ilgi çekici bir film yapılabilir mi bu senaryoyla hayır. film ne sanatsal anlamda ne de güzel bir vakit geçirmek için pek bir şey sunmuyor biz seyircilere. olmamış bir filmdir daha güzel örnekleri olan bu türün diğer eserlerini izlemek daha mantıklı.