geçen ayların birinde uykumdan uyanıp gözümü açar açmaz anında ayağa kalktım. sanki kulağımın dibinde "essaalaaatu hayyyruuun....." çalıyordu. kalktım dolanıp duruyorum deli danalar gibi. hem sesin nereye gitsem dibimde duyulması hem de sabah ezanı vaktinin gelmiş olup günlerdir sabah namazı kılmamamın verdiği utanç hissiyle "herhalde yakından uyarılıyorum. koşup abdest alayım yoksa bu ezan durmayacak dibimde" dedim. ama her şey ışık hızında gerçekleşiyor. fare gibi pıtır pıtır şuursuzca bi oraya bi buraya gidiyorum odada. sonra ses durdu. ben durdum. meğer telefonumdan geliyormuş. malum program ezan vakti pro'nun sabah ezanı alarmını tam da ezanın orasına ayarlamışım. nasıl içim kabardı kalbim nası attı o anlarda anlatamam. sonra hatırladım. "beni sabah namazına kaldırsa kaldırsa ezanın bu yeri kaldırır" demiş ve alarmı o yüzden değiştirmiştim.
Sultanbeyli gençliğinin arabanın arka camına yazdırma modasına kapıldığı söz öbeği. Hayır niye araba? Sen arabada mı uyuyorsun? arabada mı namaz kılıyorsun? Arabada artık seks yapmayacağım sakso çekmeyeceğim/ çektirmeyeceğim mi diyorsun? Neyi ispat etmeye çalışıyorlar anlaşılmaz.
O zamanlar muhammed muminleri cihad namina teskilatlandiriyordu.
Aska gelen muslumanlar islami teblig ediyorlar. Bu dunya icin inkarci yahudilerin mallarina el koyuyor, gerekirse obur dunya icin sehid oluyor, sehidden daha cok yahudiyi telef ediyorlardi. Iste bu yuzden namaz dinin diregiydi.