mazi bize seslenir
kalma gel işkencede
ruhumuz ebedidir
bunu duy her hecede
ömür ki bir kısa çöl
onu bir tek güne böl
şebnem gibi doğ ve öl
yıldızlı br gecede...
kendi kendini ifşa eden ibni*. ibni dedim dikkatinizi çekerim. ikisi çok farklı şeyler.
özel not: insan pmle haber verir de, isildurcum artık kimliğimi açıklamaktan tırsmıyorum hadi git eşşekli başlığımın altına beni deşifre et der lan. ayıp vallaha
umumi not: neden özel not falan filan fıstık diye uğraştın demeyin konuşmuyorum onla ben. hıh. *
(bkz: alevi/#1679430) şeklinde bir entry yazabilmeyi mümkünleştirmiş-mümkünleştirmiş diyorum,zira verisiz ve görüsüz bilinçle iş görüp entry yazmak büyük zanaat gerektiren bir tavır,alkış sana- yoz yazar.
şimdi paşam herşeyden önce belirtmekte fayda varki aleviler kimseden din falan dilenmemekteler, islamlaşmak gibi bir ideali olmayan bir kültürü kendi farkındalıklar alanının kural ve normları üzerinden tanımlamak, bu tanımlamanın neresinde olduklarına bakarak; bırakınız yaşasınlar yada vurun kellelerini şeklinde fermanlarda bulunmak absürdlükler mozaiğin de kafadan ilk 3 e oynayabilecek bir tavırdan daha öteye gidememektedir.
%90 ı alkolu alışkanlık halinde kullanır şeklindeki , artık mutlak kavramınında ötesinde bir kavramla ifade edilmesi gereken bir sosyolojik sonuca hangi verilerden hareketle ulaşıldı buda başka bir absürdlük zaten. illa ki sosyolojik bir sonuç yazacaksak bugün konyanın ve kayserinin en fazla içkinin ve porno materyalin tüketildiği iller olmaları bir sosyolojik olgudur, yada suudi arabistan da sübyancılığın haddi hesabının olmadığıda sosyolojik bir olgudur. görünün ortaya çıkardığı olgu ile, olgunun ortaya çıkardığı görü arasındaki farkındalıkların şekillendirilmesi elbette farklı olacaktır, hiçbir sosyolojik veriye sahip olmadan bok atmak görüden olguyu çıkarmaktır, ama bu olgu bir gerçeklikler alanının değil bir zorlamalıklar ve ıkınmalar alanının olgusudur,aktarılamaz, sadece deliğe düşer, üzerine sifonu çeker klozetin kapağını kapatırsın ve o olgu körfeze doğru bir yolculuğa çıkar, farkındayım kimileri için ağır bir totoloji oldu, hemen açımlayalım; bu tarz olgu local bir olgudur, dötsael aydınlanmanın ürünüdür, namı değer boktur.
olgunun ortaya çıkardığı görü bir ilk görü daha gerektirir, bu ilk görü gerçeklikler alanının bir ürünü olmak zorundadır, işte o zaman işkembe edebiyatının bir şansı kalmaz. zira hiçbir işkembe edebiyat tarzı olguyu kendi içinde evcilleştiremez, olgu er veya geç akacağı mecrayı bulur, ve akacağı mecra asla körfezin soğuk sularına doğru bir istikamet olmaz. bu anlamda son söz şudur ki; her olgu bir önermedir, fakat her önerme ve görü bir olgu değildir.
prusya'dan dtp'lilere hakaret etmeye devam ediyor... elinde cigar, artist bakışlar atıyor; jön türk'lerden türk, ittihatçılardan ittihatçı bir havası var. "asarım da keserim de" diyor, ama beni pek ilgilendirmiyor...