1. içildiğinde tiz sesleri daha net duymayı sağlayan, kullanıcıyı detaylara dikkat ettiren ve tek başına kullanımında intihara yönlendiren, yasaklı hint kenevirinin sömekleşecek kadar büyütülüp kurutulmasından elde edilen organik uyuşturucu !!
2. dinlemeye doyamadığım ney sesi (bkz: bab-ı esrar)
bir keresinde denemiş olduğum ve bana aklımı kaçırdığımı hissettiren, öldüğümü düşündüren, paranoya yaptıran ve esrarda çok düşük de olsa görülen halüsinasyonları gördürttüğü için bir daha asla denemeyeceğim madde. uyuşturucu değil diyenler gitsin parklarda oynasınlar. uyuşturu değil de nedir bu? basbaya kallavi bir uyuşturucudur. değildir diyenler çok bilmiş zavallılardır. bir defa bile olsa esrar içseniz, dozajına bağlı olarak saçlarınızda ve tüylerinizde izine rastlanacak bir şeydir. kullanıldıktan sonra 6 aydan 30 yıla kadar saçlarda izine rastlanabiliyormuş. gerçekten de uzun bir süre.
Uyuşturucu Madde. Varoş Semtlerinde Satılır . içene Mutluluk Saçmalama Gibi Duygusal Şeyler Görünür. ilk içenlerde Ertesi Gün Başta Uyuşukluk Hissedilir.
kullananların bağımlılıklarının farkına varamadığı bir doğal uyuşturucu. bunu içenler genelde bağımlı olduklarını kabul etmez, istediğim zaman bırakırım derler. fakat bırakmaları için tek yol bu boku bulamamalarıdır. yani etrafta dolaşan 40 senedir içerim, bir bağımlılığını görmedim lafı bu yüzden %99 doğrudur.
yasal entry: Öncelikle kimse kullanmasın pistir kakadır kötüdür. Esrardan dolayı milyarlarca insan kara deliğe sürüklenip hayatları karardı yapmayın etmeyin.
yine de bu bilgilendirmeyi yaptıktan sonra bazı yanlış anlaşılmaları düzeltmek istiyorum bu bitkiyle ilgili.
Evet zararlıdır ama zararı yüksek değildir.
buradan görebilirsiniz alkol ve sigaradan daha az zararlı olduğunu. Kahve ile eşdeğer olduğunu.
Zararları olduğu gibi tıbben faydaları da vardır. Araştır kardeşim (bkz: medical marijuana) esrarın şeker hastalığına, kansere,aids e ve bilumum psikolojik rahatsızlığa nasıl faydalı olduğunu gör. al ingilizce biliyorsan linkte atayım. http://en.wikipedia.org/wiki/Medical_cannabis
Bakın uyuşturucu çok zararlıdır. aksini iddaa eden olmadı. Eroin, crystal meth,cocaine, amphetamine, özellikle ülkemizde bonzai namı diğer jamaican gold ve bilumum madde adamın hayatını karartır.
Ama esrar bu kadar abartılı değildir. Bir alkol neyse esrar da odur.
öyle kaliteli bir insanın, bir hanımefendi; ya da beyfendinin asla kullanmadığı, it kopuk, kenar mahalle zibidilerinin ve özellikle kıro tayfasının eğlencesidir.
sürekli içenlerin yüzleri bok sarısı olur. inanmayan etrafındaki esrarkeşlere dikkatle baksın.
haşişinlerin eskiden bu maddeyi kullanıp 1000 kişilik ordu ile hindistanın koca bir şehrini talan ettiği yazıyor. Vücutlarına gül yağı sürülmüş çıplak adamlar kenevir tarlasında gezinip kenevir tozuyla kaplanıyorlarmış.
Sonra bunu bıcakla kazıyıp özel bir maddeyle karıştırıp minik lokmalar şeklinde haplar elde ediyormuşlar.
Bu haplardan 1 tane yiyen birer kara murata dönüşüyormuş.
sativa, indica ve rudalis adlı 3 farklı cinsi olan, dişi hint keneviri bitkisinden elde edilen uyarıcı madde. Avrupa ve birçok yerde eroin, morfin gibi uyuşturucu maddelerden ayrı, uyarıcı olarak sınıflandırılıyor. Sativa dedik, bunlar güney amerika kökenli bitkilerdir, boyları çok uzun olur, nemi çok severler ve kafası ruh durumuna bağlı olsada genelde highdır, sürekli yüksektir. indicalar Hindistan menşeyli kurak iklimi seven ve stone kafa yapan türdür. Rudalis ise bodur ve zor şartlarda yetişen bir türdür. evde yetiştirmek için rudalislerle , sativa ve indicalar çaprazlanır.
Kenevirde kafa yapan madde THC dir. Bununla beraber CDB ve CBN de kafanın türünü belirler. Bizim içtiğimiz cigaraların maksimum THC si %4 iken white widow gibi Hollanda menşeyli türlerin THC si %25 in üzerindedir. Varın artık kafasını siz düşünün.
"günün birinde bir esrarkeş, bir eroinman, bir kokain bağımlısı ve bir de alkolik dört arkadaş anahtarlarını evde unuttukları için eve giremez.kokain bağımlısı, bunun bir tuzak olduğunu, eve girmenin çok tehlikeli olacağını söyleyerek koşarak apartmandan dışarı çıkar. alkolik ise sinirlenerek kapıyı kırmaya çalışır. bağırışmaların ve gürültünün arasında eroinman "niye bu kadar uğraşıyorsun anahtar deliğinden girebiliriz" der. gecenin bir yarısı apartmanda bu kadar stres, gerilim ve adrenalin yaşanırken merdiven başına oturmuş esrarkeş onlara şöyle söyler "abi ne işimiz var içerde ne güzel muhabbet ediyoruz işte"
gerçek ve kesin bilgilerle yardımcı olmak isterim. vereceğim bilgiler bilimseldir.
esrarın yararı göz içi basıncı düşürmektir. zararları ise; birkaç kullanımda değil ama devamlı kullanımda
- tartışmalı olan birçok yan etkisi düşünülmekle beraber kesin olmayanları yazmıyorum.
- algılamanızı ve hareket kabiliyetinizi bozar. yani araba sürerken karşıdan kamyon gelir siz mal gibi bakarsınız.
- kan basıncını arttırır. hipertansiyonun nelere neden olduğunu hepimiz biliyoruz.
- akciğerleri etkiler. sigaraya benzer etkiler yapar.
- sigaraya göre 3 kat katran bırakır. katran ise sigaradaki en zararlı maddedir.
yani eroin gibi şeytan değil tamam ama öyle melek de değil. kimse kendini ya da başkasını kandırmasın.
sigaradan ve alkoldan daha az zararlı ve daha ucuz olan madde. Kullanımı da gerçekten bi hayli yaygın. Esrar ortamlarını bilen yazarlarımız şunları da iyi bilirler. En taşak muhabetler bu ortamlarda döner. Bütün dertlerinizden tasalarınızdan arınırsınız sadece gülersiniz. Eğlencenin dibine vurursunuz. Gerçekten bütün dünya kullansa hiç bir savaş olmaz. Ammavelain bir jamaika illeti vardır ki kesinlikle ve kesinlikle uzak durulması gereken bir madde. Tek seferde kalp krizi ihtimali vardır. Kalp atışlarınız kullandıktan sonra rekor derecede artar. ilk defa kullanımda kişinin 2 eliyle kalbine bastırma hareketi kaçınılmazdır çünkü gerçekten kalbiniz yerinden fırlayıp karşıdaki duvara yapışacak sanırsınız. Ondan " bad trip " başlar yanındaki piç arkadaşlarınız kanka ölüyorum ben vs. Diyerek kafanızı 10 kat attıracaktır. Muhtemelen kusmaylar biter. Neyse gençler dediğim gibi jamaikadan uzak durun. Ama ayda 1 paparayı patlatın gitsin her türlü olücez zaten. Gecen içtik misal bütün akşam evde servetin alnını aradık.
