eminim daha önce söylenmiştir ama diğer 357 entryi okuması uzun süreceğinden söyleyeyim;
adamın açtığı her başlığın altında (bkz: entry nick uyumu) yazılıyor. eminim trollümüzde bunu düşünerek almıştır nickini.
(#12675678) entrysi ile bu sefer güldürmüş yazar. he tamam sen marjinalsın, kelime haznen deryalar kadar, sen elflerden biz orklardanız. ya bi git işine!
en korktuğum şey; kendi düşüncemin zindanında kalmaktır. çünkü en büyük esaret, düşüncelerin yarattığı korkulara boyun eğmektir. ne diyor einstein;
imagination is more important than knowledge. for knowledge is limited to all we now know and understand, while imagination embraces the entire world, and all there ever will be to know and understand.
1.suyun üstünde yürünebildiğini bilmeyen cahiller/#12675494
2.hayatı boyunca cinleri görmemiş cahiller/#12675449
3.alkolün insanı sarhoş ettiğini sanan cahiller/#12675376
4.şike soruşturmasının arkasında şirinler var/#12675312
5.rüyasında peygamberi hiç görmemiş cahiller/#12675284
6.hayatı boyunca ışın kılıcı kullanmamış cahiller/#12675258
7.yıldızlar dünya dan büyüktür zanneden cahiller/#12675213
son zamanlarda açtığı tüm başlıkların sonunu cahiller ile bitiren kibirli yazar.
böyle başlıklar seni itici yapıyor arkadaş. neyin peşindesin onu da anlamıyoruz zaten. birilerini aşağılamaya, küçük görmeye çalışarak bir yerlere geleceğini mi zannediyorsun ? ne büyük yanılgı.
iki kitap okudun diye bu ne tafra lan! seni yukarı kaldurduğumuz gibi aşağu indirmesini de biluruk !
bazen şöyle düşünürüm; insan önce edilgendir; fikirlerini söylerken çekinir; küçük bir not yazıp buzdolabına yapıştırırsın ya; hani masumdur ve pek az kimseyi ilgilendirir; öyle naif bir dalga yaratsın istersin. fakat yetmez insana bu. hiçbir insana yetmez. artık etken olmak istersin ve yazdığın her cümlenin altına imzanı atarsın şehvetle. imza senindir; yazı da senin.
...
bir kış gecesi eğer bir yolcu romanının karakteri ile özdeşleştin diyelim. odasının önünden geçtiğin, telefonu çalan şu yaşlı adam hakkında hiçbir şey bilmiyorsun henüz. adını, ünvanını, yaşını, telefona neden bu kadar heyecanlandığını, neler yaşadığını, ne için bu kadar kaygılandığını bilemezsin. edilgen olarak birkaç tahminin olacaktır fısıltı gibi...
daha sonra tanıdıkça bu adamı; fikirler edinirsin hakkında. yargıların oluşur. ismini, yaşını, nerede doğduğunu, niye yaşadığını öğrendiğin an, onun odasının önünden geçerken, çalan telefonu hakkında daha farklı, etken ama yine ön yargılı yorumlarda bulunursun.
telefonu eden sen olmadıktan sonra hiçbir şey kesin değildir. telefonu eden meçhul zat, sen olamazsın.
arada sırada yazdıklarına denk geldiğimde yüzümün asılmasına sebep olan, bu çocuk evlat olsa sevilmez yorumunu yaptığım genç arkadaş. dilerim yaş aldıkça aklını başına devşirir ve ayağını denk alır.
yazdıkları saçma yada boş gelebilir. ama bahsettiği çoğu konu tasavvuf dahilindedir. bazen bu yazarın bir tasavvuf öğrencisi olduğunu düşünüyorum. allah kudretini ilim ile gizlermiş ifadesini yakalamış gibi yazılar yazıyor. şayet inanıyorsa bu bilgileri ile cennete gireceğinden hiç şüphem yok. kısacası alim olma yolunda olan yazar.
şunu fark ettim. insanlar beğenmeyince bağıra bağıra söylüyor. duymak istemediklerini susturmak için götünü yırtıyor. beğenince ise fısıldıyor ve geçiyor. bunun adına riya derler ama zikimde değil orası ayrı, ehe.