altıparmak'ta, stadın karşısında bulunan, içerisi loş ışıklarla süslü, tek başınıza gittiğinizde çok sıkılabileceğiniz alkollü mekanlardan, cafe-pub.
ayrıca yılbaşı partileri de çok eğlencelidir, tek girseniz bile çift çıkarsınız. **
- abi ben sözlüğe yazdığımdan beri acayip esprili oldum yahu
- hani böyle acayip espriler yapıyorum artık
- bi anda hareketlendim dilim çözüldü
+ goork! ha geldik mi?
yapan hatun kişiye aşık olmamı sağlayan şeydir. ince bir şeydir bu herkesin esprisi bana işlemez benim esprim herkese işlemez, ama işleyeni buldum mu aşık olurum affetmem, romantizmden duygusallıktan daha önemli birşeydir bu benim için. yaşama sevinci gibi birşeydir.
-evladım nasıl bir kız arıyosun sen?
-espri yapsın abi
-olur mu öyle şey önce güzel mi akıllı mı sana bağlı mı...
-ya bırak tamam sus kuruttun içimi 2 dakkada ya
ikinci anlamı: yazıda, resimde, sözde ve davranışta ince, derin anlam, nükte.
edit: iyi yapanlar zeki olduklarını zanneder, kötü yapanlar veya
yapamayanlar 'espri sadece zekanın bir türüyle ilgili,
espri yeteneği diye birşey var o kadar. fazla abartmamak lazım' derler.
herkes istediğini söyler ama mizahsız hayat çok bayattır. bunu kim inkar edebilir?
(bkz: esperi)
yerinde ve zamanında yapıldığı anda fırtınaların kopmasına insanların kahkahaya boğulmasına sebeb olan ancak yersiz ve zamansız yapılması halinde insanı bunaltandır.tabi bir de espriyi iyi seçmek gerekir.bunun sıcağı var soğu var...
soru: medyum memiş kaç kardeştir?
cevap: dört kardeştir.
genellikle erkek arkadaş ortamında bel altı espriler yapılır. ama bu işler geliştirildikçe geliştirildi. Türkiye'de de bu işten ekmeğini çıkaranlar var. Örneğin; Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer...
kötü olanı yapandan soğutur insanı, iyisi ise mest eder keyif verir bu meretin. iyisi zeka ve yaratıcılık gerektirir. Yıllar önce lisede iken Bülent isimli bir arkadaş o zaman yayınlanan star gazetesi okuyordu sırasında. gazetenin özelliği ise ön sayfasının genelde tamamen bir resimle kaplı olmasıydı, etrafında ise baloncuklar içerisinde yorumlar yapılırdı. o gün o gazetenin üzerinde bir maymun resmi vardı, bir diğer arkadaşım bakıp şöyle demişti : "bülent gazete şeffaf lan burdan bakıp görebiliyorum seni". yıllar geçmesine rağmen unutamadığım bir örnektir.