3 metrekarelik bir bakkal dükkanı olan adam, önce birikim yapıp, sonrasında birikimleri ile bakkallıktan, market, süper market ve nihayetinde hipermarket ve marketler zinciri kurma yolunda emin adımlarla ilerleyebilir. bu sebepten fırsat buldukça birikimlerini cam/camekan onarımı için harcaması sağlanmalı ve bu potansiyel kapital, vakitlice durdurulmalıdır.
elbette ki ilgili küçük esnafımıza bakıldığında "sermaye" sınıfında yer alacaktır. ancak açı bu ise işportacılara ölüm nidaları atmak mümkün olacaktır. zira onlar da aynı ayrıma tabi tutulduklarında sermaye sınıfında yer alacaklardır.
Düşünemeyen insanların ortaya attığı düşüncedir.Bilmiyorlar ki o esnaf öğlenleyin peynir-ekmekle karnını doyurur.Eğer bütün gün afedersiniz eşşek gibi çalışıp çoluğunun çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamak burjuvalıksa,kralız kral.
geçen bizim bakkalı gördüm, helikopteri binanın çatısına park etmiş, aşağıya iple iniyordu, sonra baktım ip kopuyo, mahmut abi dur dedim... hemen bizim manava telefon ettim. saolsun bindi hummer ına. arka sokaktan bastı gaza geldi. zor kurtardık adamı da açtık dükkanı. helikopter mi? orada kaldı. yenisini aldı bakkal.
bakkal bir malı alıp pahalıya satarken, onu almaya gelip her tür sorunu çıkaran mallarla uğraşarak yeterince emek sarfedemediği için burjuvadır. es kaza manava hiç değinmek bile istemiyorum, malumunuz hiç bir meyveyi kendi yetiştirmiyor mendebur herif.
Esnafı sadece malı ucuza alıp pahalıya satan biri zanneden saçma zihniyettir.Örneğin zeytin satan bir esnaf onu alır,gerekli işlemleri yapar(tuzlar vb.)Sonrada fiyat farkıyla satışa sunar.Bunun gibi yüzlerce örnek vardır esnafın sadece mal alıp satmadığını gösteren.
Bunu emek olarak görmeyenlere allah akıl fikir nasip etsin.Birazda düşünme gücü...
öncelikle burjuva sözcüğünün sözlük tanımına bakarsak; ticaretle uğraşan, mal alıp satan kişidir, ki bu doğrultuda esnafın da burjuva sayılması yanlış değildir. fakat sosyalist zihniyet burjuva sözcüğünü öyle bir tanıma getirmiştik ki, bu kelimeyi duyan insanın aklına burjuva, ağzında purosuyla, siyah arabasında gezen takım elbilseli kodamanlar olarak gelmektedir.
emek sözcüğünü sadece kas gücü olarak tanımlanması sosyalizmdeki en büyük hatadır. oysa ki bir malı/hizmeti satabilmek, pazarlayabilmek, günde 10 saat insanlara dil dökmek, müşteriye sırıtmak, onlardan gelen talepleri karşılayabilmek için uğraş vermekte bir emektir. yani fabrikada üretilen gömleği tanıtmak için reklamcı da, malı esnafa satan müşteri temsilcisi de emek harcar, (ki bu kişilere ödenecek para da gizli maliyettir ve artı değer denen şey olabilirse karşılanır) bu malı dükkanında müşteriye satan esnafta emek harcar. bu kişiler olmazsa, yani üretilen mal satılmazsa, fabrikalarda da işçiye ihtiyaç kalmayacağını veya azalacağını da hatırlatırım. yani bir malı sadece üretebilmek değil, onu satıp paraya çevirmek daha önemlidir günümüzde ve bu iş için de emek harcayan milyonlarca insan vardır.
unutmamak gerekir ki, günümüzde bir fabrikada kas gücüyle bir iş yapmak hiç bir özel yetenek, eğitim gerektirmezken, üretilen malı insanlara sunup bunu paraya çevirebilmek için eğitim, kültür, zeka ve risk almak gereklidir. dolayısıyla da bu işi yapan insanların harcadığı emek daha kıymetlidir. bu kişilerin daha çok kazanması da normaldir.
