esnaf çocuğu olmak

    3.
  1. 10.
  2. zor zanaattir. öyle böyle geçinmektir. baba mutlaka kendi yanında çalışmanızı ister. başka bir iş bulsanız dahi o işin en sikimsonik uyuzluklarını bulur vurur sıfatınıza. ama iyi yanları da yok değildir. esnaf ile konuşmayı öğretir insana. pazarlık* nasıl yapılır. muhabbet nasıl işler. yani kısacası esnaf jargonunu öğrenirsin. eğer orta karar bi semtte ise o küçük esnaflar birbirine ne hikmetse taş gibi bağlı olurlar. aralarına girmek göt ister afedersin. pek bulaşmaya gelmezler.

    yanında uzun süre çalışırsanız baya bi faydasını görürsünüz.
    insanlarla nasıl konuşulur. tipe bakarak ne olduğunu anlarsınız. insan sarrafı olma durumuna gelirsiniz.
    kapı önü nasıl süpürülür, çay nasıl demlenir hepsini öğrenirsiniz.
    güzeldir aslında.
    *
    8 ...
  3. 8.
  4. ileride büyük ihtimalle baba mesleğini devam ettirmek demektir.
    edit:eksileyen arkadaşım babanın mesleğini çok merak ettim.
    8 ...
  5. 22.
  6. Ergenlik döneminde büyük acı çekmektir esnaf çocuğu olmak. Son ders zili çalmadan yarım saat önce başlarsın arkadaşlarınla plan kurmaya "ders çıkışı kesin gidiyoruz pileysteşına, geliyorsun değil mi myzra?" diyerek. E tabi eşek değilsiniz ya Koskoca ergensiniz, gideceksiniz. Gitmemek olur mu lan? "sıkılmadın mı hala eline almaktan geliyorum ulan" dersiniz. Maçın ayarları yapılır ilk maç başlar ilk yarının 35. dakikasında telefonunuz çalar. Arayan kişi her güzel anınız içine sıçan babanızdır mutlak. Bu güne kadar şaşmamış bugün mü şaşacak amına koyim? Gidersiniz tıpış tıpış işinizin başına. Babanız kafa dinlemeye çekilmiştir. sizin tabii içinizi kemiriyordur pileysteşında faruk'un eline verememek.

    üniversiteye başlamışsınızdır. Faruk'un eline verirken bu sefer "babam ne bok yiyor lan orada" düşüncesi siker atar içinizi. Eline para geçtiği zaman arar seni "olm paran var mı?" der. var deseniz de gönderir o parayı. Onun da içini sikiyordur oğluna toplu para gönderememek.

    Yüzüne sıçılmayacak totoşların babanıza laga luga yaptığını görünce daha bir zordur esnaf çocuğu olmak.

    sonuna kadar haklı, stresli babayla büyüyüp çoğu zaman babanın hakkını vermeyi unutmaktır.
    Gün geçtikçe daha çok anlamaktır babayı.
    8 ...
  7. 55.
  8. 2.
  9. veresiye verenle peşin vereni ezbere çizebilmektir.
    6 ...
  10. 4.
  11. sıcak paranın verdiği zevki bilmektir.

    azar azar biriken paranın bünyeye verdiği mutluluğu hiçbir şey veremez.
    6 ...
  12. 26.
  13. babanın eve geliş gidiş saati sürekli değişkendir.
    okul çıkışı dükkana gidersin ev yerine.
    yaz tatilinde çırak olursun.
    6 ...
  14. 34.
  15. "z raporu almayı unutma"
    "iyi kilitledin mi "
    "müşteri var koş"
    esnaf çocuğu olmak bu kelimelere aşina olmaktır.
    zordur esnaf çocuğu olmak. sahtekar müşterilerden parasını alamayan babanın size patlamasıdır, hep bir ödemesi vardır babanın. helede baba yokluk içinden gelip inşa etmişse o mağazayı öğrenirsiniz tutumlu olmayı, mahallenin en zengini olsanızda aslında hep daha tutumlusunuzdur.
    iyi yanları yok değildir, bir anadolu kentinde orta ölçekte esnaf çocuğuysanız belki kimse sizi tanımaz ancak babanızın adıyla orada burada tanıdığınız olur mutlak. hiç unutmam ergenlik zamanlarında babama kafam bozulmuş, bir arkadaşımla birlikte bir üst mahalleye gitmiştik. belkide izlediğimiz filmlerden falan içimizde kaldı bir teneke bulup ateş yakacaktık, yoksa adana soğuk memleket değil. neyse bir inşaate girdik ki teneke aramaya, o sırada bir kaç adam geldi. oranın bakkalıydı yanında da bir kaç adam vardı. birkaç gün önce orada hırsızlık olduğunu, jandarmanın buralarda birisini gördüğü takdirde haber vermesini söylediğinden bahsetti. amacımızı anlattığımızda bize inanmadı. suçlu olmasak dahi nezarethane'de sabahlayacağımızı söyledi. o sırada oradaki bi çocuk "bu xxx'in oğlu" diyince tanıdılar tabi hemen babamı. beni hırsız diye suçlarken sırf babamın adına birden masum melek oluverdim, üstüne çay ikram ettiler * sonra eve döndüğümde babama karşı öyle mahçuptum ki.. onu ne kadar sevdiğimi söyleyemedim yinede, böyle büyümüştük aslında, söyleyemezdik onu sevdiğimizi. herneyse konumuz bu değil. birde tam benim olayımı anlatan birkaç cümle var bu başlıktaki bi entryde .

    alıntı:
    lisedesinizdir...playstation oynayacaksınızdır...maçın ayarları yapılır ilk maç başlar ilk yarının 35. dakikasında telefonunuz çalar. arayan kişi her güzel anınız içine sıçan babanızdır mutlak. bu güne kadar şaşmamış bugün mü şaşacak amına koyim? gidersiniz tıpış tıpış işinizin başına.
    -
    üniversiteye başlamışsınızdır.... bu sefer "babam ne bok yiyor lan orada" düşüncesi siker atar içinizi. eline para geçtiği zaman arar seni "olm paran var mı?" der. var desenizde gönderir o parayı. onunda içini sikiyordur oğluna toplu para gönderememek.
    myzra
    6 ...
  16. 15.
  17. zor zanaattir.
    hele bir de dükkan sizin değilse, her ay babanızın kirayı denkleştirmek için çırpınışlarını görür ama eliniz kolunuz bağlı kalırsınız ya, hani babanız dükkana mal almak için şehir dışına gider ve siz o dönene kadar kendinizi yok hissedersiniz ya, babanızın dükkan vitrinine koyduğu okul malzemelerine bakar, heveslenir size bedava olmalarına rağmen '' babam para kazansın, ben şimdi masraf yapmayayım '' diyerek hevesinizi kursağınızda boğarsınız ya, her yılbaşı dükkanda sayım yapıldığı için babanız olmadan yılbaşı geçirirsiniz ya, ertesi gün siz kalktığınızda babanız yine yatağında değildir ya, sadece pazarları onun yanında olma fırsatı yakalarsınız ya, babanızın yıllarca verdiği emeğin bir krizle yok olduğunu ve iflas etmemek için iş yerini fesh ettiğini görürsünüz ya işte böyle bir şeydir esnaf çocuğu olmak. hayatın ta kendisidir.

    babam sen başımda ol varsın dükkanımız olmasın, seni çok seviyorum...
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük