Sepetinde tepeleme ekmeklerin, masada yapış yapış tuzlukların, çizik çatal kaşıkların, su lekeleriyle dolu su bardakların olduğu ve sigara dumanlarının havada şekiller oluşturduğu leş mekana götüren fasfakir sevgilidir.
Bir de ne alırsın diye sorar... Acaba pulbiberlerin üstünde dipdiri durduğu mercimek çorbasından ve pilav üstü kurudan başka ne alabilirim? Azıcık adam olan rezervasyonlu şık restoranlara götürür.
Hani şu arkada klasik müziğin çaldığı, tertemiz masa örtülü, şık giyimli ve güler yüzlü garsonlu, ansiklopedi gibi kalın menülü, adisyonsuz, rahat sandalyeli yerler.
Tabii nerden bilecek ki elin züğürdü.
Haa unutmadan erkeklerin gittiği esnaf lokantalari bekar erkeklerin gittiği veya işçi sınıfı erkeklerin öğle tatilinde gittiği ucuz ve tarihi geçmiş ürünlerle yapılan yemeklerden oluşan lokantalardir.
Haa kızlar bilin ki bir lokanta TiKA basa tek basins erkek musterilerden oluşuyorsa bilin ki ora boktan bir yerdir.
Ucuz olmasının sebebi budur. Haa tabi kendinizi uyanık zannederken hijyenik koşullarda yapılmayan ucuz malzemelerle yapılan yemekleri ucuz fiyata yerken lokanta çalışanları tassak geçerek size gulerler.
En azından starbucksra kahve içerken kahvenin nasıl yapildigini goruyon mk.
Bir kere esnaf lokantasına gittim puding 1 tl idi mk 1 tl.
doğrusunu yapan sevgilidir.
ismi yabancı jan janlı mekanlarda adını zar zor söylediğim, leğen büyüklüğünde tabakta gelen ama kuş kadar olan yemeğe dünyanın parasını vermektense esnaf lokantasında hem leziz, hem doyuracak yemek yemek daha akıllıcadır.
kaldı ki esnaf lokantaları da öyle çok da ucuz değil artık.
Esnaf lokantasında yenilen yemekle sıtarfaksta bir bardak kahve aynı fiyattır. Flört dönemini aştığınızı ve gerçek sevgili olduğunuzu gösterir. Elbette kızın lux düşkünü kezo olmadığını ve samimi olduğunuda.
esnaf lokantasından kasıt Üsküdar'da bulunan "kanaat lokantasi" ise zevkli sevgilidir ki parası da iyidir hani dediğim başlık. ama mevzu para değil zevkli adamdır.
ilk görüşte aşık olduğum adamla ertesi sabah kahvaltı yapacağız. Oradan da beni işe bırakacak. Buluştuk, götürdü beni Mado'ya. Hayatımda gitmemişim. Yanlış anlaşılmasın, fakirlikten değil, öyle yerler kasıyor beni. Şaka lan, fakirlikten. Neyse, kahvaltı yapmak istiyorum ama gelecek hesabı kestiremiyorum, tripten tribe girdim. Sonunda bir sütlü kahve söyledim. Geldi kahve, "iyi lan çok süslü değil, ucuzdur bu" dedim, bu arada benimki sorup duruyor aç olup olmadığımı, aç olmadığımı söyledim kahveyi içtim, tabi aç karnına içince benim mideyi bozdu kahve. Çaktırmamaya çalışıyorum ama nasıl fenalardayım. Neyse, kahvemi içtim, beyefendi kahvaltısını yaptı çünkü o bir öküz *, beni işe bıraktı. Nasıl tuvalete kostuğumu bilemedim. Sonrasında her buluştuğumuzda hoş mekanlara götürüyor falan çünkü bilmiyor ki benim ruhum fakir, baktı birşey yemiyorum, birgün kibarca "şuradan dürüm yaptıralım mı?" diye sordu. O gün benim açlığımın bittiği gündür dostlarım. Sonrasında ver elini esnaf lokantaları, gözlemeci teyzeler... O da kurtuldu, ben de.
Demem o ki sevgili yazarlar, her kız değerini gittiği lokantayla ölçmez. Baştan götürün esnaf lokantasına, hal ve hareketlerinden sonraki lokasyonları belirleyin. Aç kalmasın yavrucaklar. *