Sokaklarda, peşmerge kıvamında, sahip olunan tüm çulu çaputu üstünüze başınıza dolayarak başetmek zorunda kaldığınız ayazdır.
Salyalarınızın istemsizce aktığını, burun ifrazatının deli gibi çağladığını, tüm bedeninizin ayarlarının yerle yeksan olduğunu melul melul seyredersiniz. Burun ve kulakların yerinde olup olmadığını ara ara kontrol eder, yerindeyse minik mutluluklar yaşarsınız.
Donuyorum sözlük!
Biri üstüme kalorifer kazanı atsın!
edi büdü: Retinam bile üşüyor. Gerisini hesap et işte..
eskişehir'de zor bir günümün ardından uyuyamayışımın etkisiyle biraz yürümek istedim.
eskişehir stadından porsuk çayının yakınlarına kadar kafamda düşüncelerle yürürken ayağım kaydı. neden kaydığına baktım oluklardan akan damlalar donmuş. biraz daha yürüdüğümde çayın da üstünde buzlanma olduğunu gördüğüm an o soğuğu derinlerime kadar hissettim. gözlerim bi' açıldı. "benim ne işim var la burada!" demem ve eve doğru hızlı adımlarla gitmeye kalkışmam bir oldu. tabi gelirken hissetmediğim o soğuk dönüşte her an iliklerime işlemesi çok acıydı.
Bir süre sonra hipotermiyi dahi yaşatabilir, allah disarda kalanlara kolaylik versin. Şuan maça gidiyorum hava öyle böyle ama 2 saat sonra ne olur bilemiyorum.
pek bilinmeyen ilçelerinden olan günyüzü ayazı ile karşılaştırıldığında size sıcak yaz günlerini bile anımsatabilir. hele ki askerliğinizi burada yaptıysanız.