kilonun; zenginlik, sınıf farkı temsil etmesinden dolayı oluşan algıdır. şöyle ki, eski osmanlı döneminde, fakir halktan, köylüden şişman kadın çıkması hemen hemen imkansızdı. şişman kadınlar sadece saraydan ve yüksek burjuvadan olurdu. yani şişman kadın; zenginliği ve yüksek statüyü temsil ediyordu. hatta osmanlı'dan sonraki cumhuriyet döneminde bile bu algı uzun süre devam etmiştir.
döneminin en güzel kadını olarak gösterilen hürrem sultan'ın yüz kilo olması, yazdıklarımı tasdikler niteliktedir efendim.
osmanlıyla alakası yoktur, bereketi zenginliği, bolluğu anaçlığı temsil ederler çok eski çağlardan beri çoğu toplumda böyledir bu durum, heykellere bakarsanız genelde bu durum böyledir, zayıf kızlara köylerde hala daha hastalıklı gözüyle bakılır şişmana ise anaç yatakta ısıtacak bir doğal-gaz olarak bakılır hala daha bu durum köylerimizde mevcuttur efendim.
Güçlü oldukları düşünülürdu yorgan yatak döşek gibi seyleri pratikce indirip kaldırıma yeteneklerinin oldugun göstergesi olarak gisterilir ve bu sebeple değerli sayılırlardı.
frederic mishkin'e öykünüp arz talep çerçevesinde değerlendirirsek, eskiden memlekette kıtlık olduğu için şişman kadınların ve erkeklerin sayısının az oluşuyla ilintilidir. yani ters orantı sevgili atinalılar.
eskiden sex zevk icin yapilmazdi. elektrik yoktu. karanlikta butun memeler ayniydi. elini attiginda eline biseyler gelmeliydi. bu ve benzeri sebeplerdir.
hala öyle. obeziteden bahsetmiyorum o bir hastalık.
ama etli kadın her zaman değerlidir.
çünkü azcık et bin ayıbı örter derler.
kıvrımları olan kadın her zaman daha çok dikkat çeker.
adı üstünde kadın.
hastalık derecesinde zayıf olan insana kadın denmez çocuk denir.
çocuk reyonundan giyinenleri biliyorum ben.
yapmayın o hollywood da özendikleriniz normal değiller özünüze dönün kıvrımlarınızı sevin.
kıvrımlar önemlidir.