bakka amca vardı be daha ne olsun. sana isminle hitap eden, senin ne yaramaz bir velet olduğunu bilen mahallenin bakkal amcası vardı.
şimdiki gibi büyük marketlerin suratsız kasiyerleri yoktu o zamanlar.
patlayan şekerler vardı.Ağza atınca molotof gibi patlayan.Çocukken ki fantezilere bak iş güç yokmuş demekki.gerçi şimdide millet götüne havai fişek takıp uçmayı deniyo orası ayrı.
olm böle pat pat silahlar vardı eskiden hatırlar mısınız? altıpatlar gibiydi böyle, sağlam ses çıkarırdı. heh, işte onlardan istiyorum ben hacı. bizim zamanımızda boncuklu tabanca yoktu, o vardı. hatta annem çok ses çıkartıyor, kokutuyor falan diye buzdolabının üstüne koyardı cephaneyi. boyum öyle uzadı benim. şaka şaka, kısayım ben.
ninja kaplumbağa çıkartmaları veren sakızlar. bu sakızlardan çıkanları yapıştırıp koleksiyonu tamamlayana bir şeyler hediye edilirdi sakız şirketi tarafından artık kiminle anlaşmışlarsa. dandirik bir şey de olsa hediye hediyedir çocuklukta. bu çıkartmaların hepsini bulmuştum ancak kaplumbağaların düşmanı bir arı vardı onun çıkartması hiçbir sakızdan çıkmıyordu deliriyordum yırtıp atmıştım koleksiyonu eeh skerm diye.
karmaşık veresiye defterleri yerine daha teknolojik pcler gelmiştir
defter yerine artık microsoft office word ve excel almıştır
adam hergece veresiye dosyasını taşınabilir hdd sini alıp evine gitmektedir.
-Bakkal amca bizim borç nekadar? sorusuna karşılık
ctrl+p kısa yol tuşuyla yazdırma işlevi almıştır
barkod uygulaması ve sabit fiyat anlayışı gelmiştir.
-yarım kg şeker çekiver. Yerine markalı şekerler ve ürünler almıştır
kısacası bakkal değil mini süper market (bakkal) olmuştur.
online borç sorgulama gibi işlemler de görülebilir.
meybuz, leblebi tozu, tipitip ve pembo sakızlar yanyana, altın para şeklinde üzerinde arap bacı tarzında bir kadının silüeti olan sakız mı çikolata mı olduğunu hatırlayamadığım o şey.
veresiye alışveriş, deftere yazdırma olayı, karşılıklı güven.
eğer baba aybaşında hesabı kapatırken tahmininden fazla ödeme yapmak zorunda kalırsa, bakkaldan değil, zırt pırt gofret, oyuncak vs alan çocuğundan şüphelenirdi "yine hesabı kabartmış bizimki" diye. bilirdi ki çocukluğundan beri tanıdığı bakkal 3-5 liraya tenezzül edip hesabı şişirmez.
emzik şeklinde şekerler. şekerini emip bitirdikten sonra emziğine ip geçirip boynumuza asardık. *
sporcu kartları. stickerlarla yatıyodum resmen be. hafife almayın ha çok çalınıyodu o ara. bazıları da karaborsaydı. hepsi neyse bir şekilde halledilirdi de bi taffarel çıkmazdı yanarım da hala ona yanarım. 5'er 5'er ayarlayıp cebime doldurup öyle gidiyordum sokağa. mesela ilk sırada trabzonspor varsa beşinci sıraya da tarbzon gelmesi lazım. işin sırrı bu. mahallenin erkeklerinin tüm karizmasını resetlediğim için özrü bir borç bilirim. *
dilimizi boyayan buzlar vardı. annem onlardan yemeyeyim diye oralet yapıp dondururdu. zırla dur sonra. ille para verecen *
sonra kaynanadili ismiş verilmiş ve bu ismin nerden mülhem olduğu çok çok sonra malum olan bir nevi düdük *
böyle kırmızı beyaz uzun sarmal gibi şekerler. çatır çutur yiyorduk, diş sağlığı kimin umrunda.
plastik, renkli atlama ipleri vardı bi de. akşama kadar zıpla babam zıpla. zorun ne halbuki sıkıyorsa şimdi atlasana.
çocuk olasın işte.
hala var mi bilmiyorum ama sulugöz vardi bakkallarda. boyle agzina atar atmaz felaket bir eksime gelir ve suratin acayip acayip sekillere girerdi. yesil bir paketi vardi. ozledim lan!! keske bulabilsek yeniden.
adını hatırlayAmadım siyah küçük yuvarlak şeyler vardı.keçi gözü olabilir adı.bir poşette 8-10 tane olurdu.KÜÇÜK UN KARABiYESi TADINDA KURaBiYELER VARDI.*