Düşünüyorum da artık insanlar kendi içlerine kapanır oldular. Birbirine bırak akşam gezmelerini, asansörde bile selam verme gereği duymuyor.
Düşmüşüz bir iş derdine bütün gün çalışş, çalışş sonra o yoğun trafikte eve git hazırlıktı, yemekti derken, saat onu buldu mu aptal kutusunun başına geçip pineklemekten başka bir şey yapmıyoruz artık..
Takım tutar gibi dizi tutuyor insanlar. Herkesin bir dizisi var. Her akşam bir dizi var.
O aptal kutu bir açıldı mı, kimse birbirinin yüzüne bakmıyor bir kere, herkes ekrana bakıyor. Boş bulunup ta biri konuşmaya kalksın sıkıyorsa..
Hemen sinirli bir “şşşşttt” ile susturuluyor, sanki bir cümle kaçsa kıyamet kopacak.
Dolayısıyla paylaşım yok, muhabbet yok, kendine vakit ayırıyorum diye zannederken, aslında algı yönetimine kölelik etme hali var.
Ama eskiden öyle miydi..
Akşamları illa bir misafir gelir, onlar gelecek diye evi taze pişmiş kakaolu, üzümlü kek kokusu sarardı.
Hele çocuklu misafirse gelenler, değmeyin keyfime..
Saatlerce oynardık.
O zamanlar cep telefonları bu kadar revaçta değildi, tablet mablet yoktu, güzel güzel hayaller kurar, oyunlar icat ederdik.Yazın akşamları yemeklerimizi yedikten sonra, sitenin bahçesinde toplanır türlü oyunlar oynardık. Şimdiler de küçücük bir çocuğun elinde bile ya cep telefonu yada tablet, başını kaldırmıyor. Yazık ya..:((
Eskiler demişken aklıma akşam yemekleri de geldi. Şimdilerde sayısız kere yemediğim akşam yemekleri varken, o zamanlar annem tarafından takıntılık derecesinde önem teşkil eden akşam yemekleri..
Kıyamet kopsa herkes saat yedi dendimi o sofranın başında toplanırdık. Bir tartışma, bir küslük varsa bile bu kural asla bozulmazdı. Yemicem ben dediğimde “sofraya küsülmez” denirdi. Lise yıllarımda içten içe buna çok sinir olduğumu hatırlıyorum. Gidip odamda küsüp, kaderime ağlamak (!) varken, ben niye bu masada oturmak zorundayım diye..
Şimdi düşünüyorum da, ne kadar çok özlemişim o günleri. Okulumun tatile girmesini dört gözle bekliyorum. insan ailesinden ayrı kalınca anlıyor her şeyin kıymetini.
Öyle bir felsefe ki o, yani ne olursa olsun, biz bir aileyiz, ve hep bir aradayız.
Bir süre sonra zaten birisi tuzu ister, biri ekmeği uzatır mısın der, birinin ağzı şapırdadı diye bir gülme gelir, yumuşar gidersin.
O sofrada, o tatsızlık, bir şekilde son bulurdu.
Ah be çok özledim..
geçmişte yaşamış olduğumuz basit ama değerli güzellikleri, bugünkü dünyamızda bulamadığımız ve yaşayamadığımız için.
bize güzel gelen, değerli gelen, geçmişte kalan ya da kaybedilen şeyler zamanla özlemle anılır.
en önemli sebebi akp gibi rezil işler yapan bir partinin olmaması. o zamanlar da sorunları olan ülkenin geleceğinden bir umudumuz olsa da şimdi umutsuz hale gelip iyice karamsar olmuş durumdayız. eski zamanlarda hiç olmazsa hukuka saygı vardı, yolsuzluk ve talan bu boyutlarda değildi, terörle hiç taviz verilmeden ciddi mücadele vardı ve en önemlisi dış politikada çok ciddi hatalar yapılıp ülkenin güvenliği şimdiki gibi ciddi tehdit altına atılmıyordu.
geçmiş zamanların değerini o anda varamadığımız için whatsapp grubunda ara ara günlük doz aylık doz olarak alırız gece gece kahkaha krizlerine girmemize sebep oluyor geçmişe özlem duyulur bu böyledir bir yıl sonra da bu zamana özlem duyucaz bu hep böyledir keşke keşkeler olmasa.
Eskiden komşuluktan tut arkadaşlığa kadar her şey o kadar güzeldi ki, şimdi evde bir şeye ihtiyacın olsa ya da başına bir şey gelse ne kapısını çalabileceğin bir komşun var ne de doğru bir arkadaş Zaman bizden insanları aldı. Bu yüzden anarım geçmişi Özlem'le.
Gün geçtikçe insanlar bile dijitalleşmeye başladığı için eski samimiyeti özlüyoruz. Bide an anı olduktan sonra dert keder unutuluyor. Daha tatlı geliyor ulaşılmaz olan.
Eskiden insanlar birbirlerine bu kadar kolay ulaşıp vıcık vıcık olma evresine geçemiyorlardı. Temelinde Sevgi olan samimi bir mesafe vardı aralarında. Kötü zamanda bile kopmayan bir bağ. Ve eskimiyordu da bu yüzden hiçbir şey. Nereden mi biliyorum: klasikleşmiş kitaplardan.
içinde yaşadığımız zamanın mutsuzluğu ve kederi en büyük sebeptir şüphesiz.. bu gerçekten kaçmak için geçmişte yaşadığımız zamanların iyi anlarına kaçıyoruz..
en basitinden bundan 15 sene önce bir mekanda saatlerce oturup içiyordun ve bütçen doğru dürüst eksilmiyordu. ama şimdi '' acaba bir tane daha içsem yarın ne yapmayayım ? '' diye düşünerek buluşuyorsun arkadaşlarınla.
bunun dışında eskiden derbi oynandığında ortalık sessizliğe bürünür, 1.5 saat hayat dururdu.
kadınlar en ufak saat öğrenme sorusunda bile kaçmazdı, çıkardın, sevişirdin.
anne, baba, kardeşle yenilen yemeklerin sıcaklığı vardı.
tatile '' acaba bodrum' a mı gitsem kuşadası' na mı ? '' diye düşünürdün.
çocukken bir de derin ve güvenli uykular uyurduk, gelecek kaygısı, aşk falan diye bir şey bilmezdik tabi.
artık gelecek seneyi bile hesaplaman gerekiyor ve ne yapacağını bilemiyorsun. eksinin sıcaklığı, huzuru kalmadı hiç.
en azından kızlara ilgi duyuyordum. bir şeyler yaşayabilecek kadar filan işte. şuan bunu özlemeyi bile saçma buldum o derece uzaklaşmışım kız arkadaş olaylarından. sanırım keşiş filan olup inzivaya kapanacağım ileride.