hele hele film siyah beyaz ise tadı başka olur. karavel yapılmış saçlar, kabarık topuzlar ve en önemlisi samimiyet vardır.
bu filmlerinin en zevkli yanı ise eğer sizden yaşça bayağı büyük birileriyle izliyorsanız -aa burası kadıköy değil mi?; -aa bakırköy o zaman ne kadar tenhaymış , cümlelerini duymak olasıdır...
keşke bütün gün boyunca normalde izlemek mümkün olsa, o filmlerden daha öğreneceğimiz çok şey var...
yok olmaya yüz tutmuş filmlerdir. çok değil birkaç sene evveline kadar özellikle haftasonları öğlen kuşağında hemen hemen bütün ulusal kanallarda çeşit çeşit, zevke göre izlenilebilecek iyi veya kötü eski türk filmleri yayınlanıyordu. tamam belki hepsinde aynı anda türk filmi olması saçmaydı ama ya arkadaş birden niye hepsini kaldırdınız ki? tabi özel kanalların türk filmleri konusunda uzmanlaşan kolları olması da bu durumda büyük etkendir ama bütün haftasonunu abidik gubidik yerli dizi tekrarları veya yarışma tekrarları ile doldurulacağına, haftasonunda en azından birkaç tane eski türk filmi televizyonlarımızda görmek istiyorum.
eski türk filmlerinin çoğunluğu toplumu sinsice şekillendirmeyi amaçlamıştır. maddeler halinde gidersek;
sarışın kötüdür :
burada sarışın hatun avrupa'nın ve onun "yoz" değerlerinin simgeleştirilmiş halidir. bu simge kafamıza kakılır ki kendimize gelelm, kötü olan herşeyi temsil eden batıya özenmeyelim, hafızanallah demokrasi falan istemeyelim.
siyaset kötüdür, siyasetçi kötüdür :
amaç bellidir. gülmek, eğlenmek, belli bir çerçevede karşı cinsle ilişki kurmak varken düzene tepki duymakta neyin nesidir.
zengin kötüdür :
zenginlerin nerdeyse alayının kötü olarak gösterilmesi tesadüf olabilir mi?. bu gariban halka bariz bi mesajdır. zengin olup vicdanını kaybedeceğine bir lokma ekmeğe kanaat et, zor ama insanlığından kaybetmediğin günlerin tadını çıkar..
türk filmlerinin kalitesinin giderek sııfra yaklaştığı şu günlerde ( bu gruba çılgın dershane,maskeli beşler türevi filmleri koyuyorum ) eski türk filmlerini izlediğim zaman şu yukarıda bahsettiğim türde filmlerin yapımcılarına, senaristlerine, yönetmenlerine falan "izleyin de öğrenin film nasıl yapılır, komedi nasıl olur, dram nasıl olur" diyesim geliyor. anneannem gibi konuşmak istemiyorum ama ne varsa eskilerde var. şimdilerde ya eskinin malzemesi kullanılıyor ya da gölgesinde kalınıyor bir çok filmde.
nasıl 70li,80li yıllar neşeli günler serisi, selvi boylum al yazmalım, devlerin aşkı, hababam sınıfı gibi izlemekten asla sıkılınmayan filmlerle anılıyorsa, maalesef bizim yaşadığımız dönem de "saçma sapan filmler dönemi" olarak anılacak. o kadar fazlalar ki.