bana küçük iskenderin;
Elbette
karşılaşmalıyız birgün yolda. Sen başını öne eğmelisin, ben başımı öte
yana çevirmeliyim.
sözlerini hatırlatmıştır. korkmamak lazım yahu. uzun süre görüşmediysen eğer bir anda karşına çıkınca onca kalabalık içinde tanıdık bi sima görmenin sevinci doluyor yüreğine ilkin. sonra saniyenin 10da 1inde yaşananlar ceryan ediveriyor beyninde.. sonra başını öte yana çeviriyorsun.
eski sevgiliyle karşılaşmaktan korkmak değildir aslında işin özü. anılardan, o hergece aklınıza gelen beraber yaşadığınız güzel, tadı damağınızda kalan, belkide yarım kalan anılardan kaçmaktır. onu her yolda gördüğünüzde aklınıza birden flashback yapılmışçasına yaşadıklarınızın gelmesinden korkmaktır. ne kadar kendinizi kandırsanızda, en kral yalanları sölesenizde, o gece yastığınıza başınızı koyunca yanıldığınızı anlıyorsunuz. gün içinde o şen şakrak gülen insanın aslında yüzündekinin bir maskeden olduğunu anlıyorsunuz. unutulmuyor sözlük unutulmuyor.
severek ayrılmış sevdiceklerdeki unutamama belirtileridir.
tam herşeyi düzene sokmuşken o tek bakış yeter içindeki aşkı tekrar alevlendirmeye.
korkarsın o kadar kural koymuş prensip oluşturmuş her şeye yeniden başlamışken başa dönmeye.
bazen de kötü anıların canlanmasın diye istemezsin.
ya da gerçekten nefretle ayrılmışsındır sevmediğin biriyle karşılaşmak istememenden farksızdır.
adı üstünde eskidir. eğer karşılaşma korkusu vars henüz eskimemiştir. onun dışında bi tarafımda olmayacaktır. Adam olsa marazi, doğru benim terazi, bitene denir mazi!!!
ilişkiler bitti dendiği an bitmediğinden oluşan korkudur. ya ne tepki vereceğini bilemez insan yada vereceği tepkinin şiddetinden korkar. içijnnde korkunç bir görme isteği, umursamamalısın artık iç sesi ile çatışır; ya gurur ya aşk kazanır, titreyen eller ve dizler istisnasız kaybeden taraftadır.
Olay karşılaşmaktan korkmak değildir aslında. asıl korkulan; karşılaşılan an ne hissedeceğini bilemeyip bu hissedeceğin şeylerin seni üzecek şeyler olmasıdır.
bir kez daha yanından sessizce geçip gitmek, gözlerine bakmaya korkarak..
göz göze geldiğin an, içinde kopan fırtınadan korkmak..
karşılaşmayarak geçen her gün içinde biriken hasreti, gözleri gözlerine değdiği an belli etmekten korkmak..
korkmak işte sözlük, değil görmekten, sevmekten bile korkmak artık...
Gerçekten sevmiş olanlar korkar. O gittikten sonra neler çektiğini, nasıl bitap düştüğünü kendisi bilir. O'nu ne kadar zor unuttuğunu, kalbine gömdüğünü kendisi bilir. Bu olanlar çok ama çok uzun bir süreçte olur. Ancak eski sevgilinin bir bakışı tüm emekleri boşa çıkarır; tabir-i caizse kalbe sanki benzin dökülüp yakılmış gibi olur. Her şey yeniden alevlenir. O yüzdendir ki bu durumdan korkulur ki bu durum çok normaldir.
her korku gibi insanın içini kemiren, ruhunu yiyen korkudur.
kuduz köpekler gibi korkuyorum onu görmekten. rezil olmaktan korkuyorum ben çünkü.
sokağın ortasında, günün o en işlek anında dişlerini dökerek rezil olmaktan korkuyorum.
o bindiğim belediye otobüsünde yüzünün ortasına atacağım yumrukla burnunu kırmaktan korkuyorum, rezil olmaktan.
çalıştığım iş yerine şans eseri aniden kapıdan içeri girmesinden değil de, odadaki çalışma arkadaşlarıma rezil olmaktan korkuyorum ona saydıracağım küfürler yüzünden.
ben aslında ondan değil de, rezil olmaktan korkuyorum.
görülen eski sevgiliye göre değişen durumdur.birini görürsün saklanır onu uzaktan izlemeyi tercih edersin.kimi eski sevgilinle de selamlaşır ayaküstü sohbet edersin dostça.işte ilki eski sevgilidir.yakınlığına cesaret edemediğin,uzaktan bakmayı tercih ettiğin.