berbat anlardan biridir. bünyenizin içine edebilirsiniz o an, yüzünüz kızarabilir, diliniz düğümlenebilir ter bezleriniz daha fazla çalışmaya başlayabilir. o an bitene kadar ıstırap çekmeye mahkumsunuzdur, sövmeye mahkumsunuzdur, karşısınızdır o an en gereksiz bir şeye bile. umarım ordan biri çıkıp da elini tutmaz der loblarınız. ne olduğunu anlamaya bile vakit olmadan kıçlarınız birbirine bakar hale gelir zaten en sonunda da. ateşin içinden geçtim dersiniz. kadınlarınızın hep size bunu yaşatacağını mırıldanırsınız sonra da. en büyük anlam da bunun anlamsızlığıdır deyip, başınızı önünüze alıp paşa paşa yürümeye devam edersiniz. *
her iki tarafın da başını eğerek gerçekleştirdiği eylem (bkz: ben bunu yaşadım) lakin suçlu olan hangi tarafsa o genelde başını eğerek geçer. ne olursa olsun, bir şeyler yaşandıysa eğer, her iki tarafın da arkadaşlarına tekrar tekrar söylediği şu sözlerle son bulur (bkz: genelde)
+geçen bölümün önünden geçiyorum, kimi gördüm abi?
-kimi hacı?
+z yi...
-hadi ya?!.
+valla abi, biraz kilo almış gibiydi, başını eğerek geçti yanımdan...ben haklıydım çünkü ayrılırkeni belki ondandır,
-yok abi benim bildiğim z utanmaz,
+utandı abi, başını eğdi,
-eyvallah...
içinizde, kalbinizin ücra köşelerinde hala bazı hisler saklıysa, karşılaşılması durumunda içinizden "ben onun burda olduğunu bilmiyordum ama" ardından "zaten onun için gelmedim ki" sonra "ya o kendisi için geldiğimi düşünürse, bak şimdi oldu mu?" gibi beyin fırtınası yaptıracak bir olaydır.
eski sevgiliden dost olmaz felsefesi insanıysanız,ve eski sevgilinizle artıkk konuşmuyorsanız onu gördüğünüzde kafa kesinlikle öne eğilmemelidir kanımca,lakin ona karşı bi utançlığınız yoktur o utansındır yaptıklarından o gülecek şen şakrak olacaktır yanındaki zibidelerle,siz kafa önde masum masum geçeceksinizdir önünden haa yok yaa başka beyim daha ne istersiniz.?* gözünüzün ucuyla uzaktan göreceksinizdir tam karşıya at gözlüğü takmışcasına bakıp yanından yürüyecek ama hem karşıya bakarken de aynı zamanda yanından geçip giderken onun kıpırdanmalarını farkedemeyecek kadar gözü kör olmayacaksındır yani hem pas vermeyeceksindir hem de vermediğin pas onu etkiliyor mu bi ortalığı kolaçan edeceksindir.*
ogrencilik yillarinizdir. ihlamurda evinize dogru dalgin bir sekilde suzuluyorsunuzdur. elinizde ders notlari, metinler, bir iki kucuk alisveris vee bir adet pompa vardir. cunku basketbol topunuzun havasi inmistir ve siz ozerklik adina gidip bir pompa almissinizdir. dalginsiniz dedik ya, eller kollar yuklu, pompanin sibop ucu yere duser. egilip almaya calisirsiniz. alisveris torbasindan sacma bir iki sey firlar. haydaa kahretsin demeye kalmadan fotokopiler firara gecer. artik o islek sokakta benny hill den farkiniz kalmamistir. herseyi birakirsiniz. nefes alirsiniz. once fotokopileri, sonra sacma alisverislerinizi toplarsiniz. bi kac boncuk ter damlasini, ucunda 3 poset yuk olan on kolunuz ile zar zor siler ve sibop ucunu alip oradan hizli adimlar ile kacmaya hazirlanirsiniz. iki buklum iken dik duruma gecersiniz. artik bakislariniz beton binalar izin verseler ufku gorebilecek sekildedir. ve o nu gorursunuz. kacarsiniz kuzum, bir kere bakip kacarsiniz ordan. ex-sevdiceginiz size ne selam vermistir, ne de yardim etmistir. gerci hos siz ona bu firsati vermemissinizdir. peki siz? uzun zamandir beklediginiz an gelip catmis fakat dunyadan habersiz en son sibop ucunu toplamaya karar veriyorsunuzdur.
en güzeli selamlaşıp medeni insanlar gibi hoşbeş muhabbetten sonra yanından ayrılırken (onun da duyabileceği bi şekilde) "ya bunun adı neydi?" gibi bişeyler mırıldanmaktır. Bu, ayrıca sanki bissürü sevgilinizden biriymiş izlenimi de verir.
(bkz: eski sevgiliyi görüp kahkaha atmak)
her zaman yolda çarpıştığınız insanla dökülen kitaplarınızı toplarken göz göze gelemezsiniz. bazen çarpışmadan beyin sarsıntısı geçirebilirsiniz. işte o bazenler bazen eski sevgili ile karşılaşınca da olabilir. bazen de hiç bir şeydir. dünya s.kimde, minare g.tümdedir. sonuncu bazen daha çok tercih edilir. acısız, sancısız.
bir bazen daha; çok görüp alışma durumu da vardır. yavşağa sarabilme, bokunu çıkarabilme.*
yolda karşılaşılır, aslında karşılaşılmaz bile.. sadece her zamanki umarsız haliyle gelir, geçer yanınızdan.. sizde umursamamayı denersiniz sadece o saniyeler için elbette.. sonra reel ne varsa yanınızda yer değiştirir.. elinizdeki kitaplar yerde, gözlerinize hapsolmuş yaşlar yanaklarınızda, hıçkırıklar boğazınızda, kaldırımlarda oturur bulursunuz kendinizi.. arkadaşınız varsa yanınızda şanslısınız; kolunuzdan tutup kaldırır, yapma, etme der, hiç olmadı kitaplarınızı toplar.. o? o kalabalığın arasında kaybolup gitmiştir çoktan...
-hay aksi şeytan bugün de hiç özenmemiştim kendime.
-ay şimdi yanımdakini sevgilim sanmasa bari.
-elini cebinden çıkarsa da benim aldığım yüzük duruyor mu görsem.
-yanındaki kim ki... yok yok, sevgilisi değildir. hem öyle olsa elini tutardı. ama birbirlerini tanımaya falan mı çalışıyolar ki...güzel de kız, gerçi sol gözü kayıyo gibi ama...
-selam versem mi, onun selam vermesini mi beklesem...ama ya o da aynı şeyi düşünürse.
-püff, tam da kahkaha atarken gördü, kendine inat yaptım sanıcak şimdi.
tüm bunlar düşünülürken eski sevgili çoktan gitmiştir bile. Bu sefer de;
-arkasına dönüp baktı mı acaba, ben baksam mı? şimdi o bakıyosa ve ben bakmazsam bu sefer de önemsemiyor sanıcak.
öff neden bugün karşılaştık ki, hiç hazırlıklı değildim.
karşılaşıyosunuz be gzelim, adı üstünde. ne hazırlığı...*