anlatılacak çok şey vardır ama pek fazla cümle kuramaz insan. bir zamanlar öpülen yerleri çoktan çizgiler kaplamıştır. bir bakışla o 50 sene anlatılır.
ajda pekkan'ın sevgilileri için acımamıza sebep olandır. yahu kadın hala 20'lik çıtır gibi minilerle geziyor ortalıkta, bunun eski sevgilileri iki büklüm ya kahvelerde ya da hastane köşelerinde telef oluyorlar.
çok geç kalınmış karşılaşma. adeta tahtalı köye gitmeye bir kala. 10 sene sonra karşılaşınca; tanıyamıyor insan nolmuş lan buna solmuş sararmış. dağ gibi adam gitmiş yerine yarım porsiyon silik biri gelmiş diye. hiç olmasın daha iyi...
dünya kendi ekseni etrafında 50 kez döndü diye, 50 yıl sonra gelen karşılaşma anlamsız ya da değersiz olmaz. tabi ayrılık kaderin cilvesi ise. diğer türlü sıradanlıkların ürünüyse ben ona karşılaşma demem.