insanın doğasında var olan,ulaşılması güç şeye sahip olma isteğinden ötürü ortaya çıkan durumdur.özlemek ya da özlememek mevzu bahis değildir çünkü bitmiş bir ilişkide zaten problem vardır ki bitmiştir.özlem hissetmek akılda dolaşan keşkelerden ibarettir.*
içinizde müthiş bir acıya sebebiyet veren hadise..hayatınızıadadıgınız insan artık yok,artık sizin degildir.gece göz yaslarınızla ıslattıgınız yastıgınızda uyumaya calısırken kapı açılır bir bakarsınız onun hayali.size dogru gelir öper sizi,korkma der ben burdayım göz yaslarınızı siler hadi uyumaya calış bak ben yanında olcam der ve sarılır size.yani siz böyle istersiniz ve onun hayali ile uyursunuz.sabah oldugunda ürperirsiniz ve onun yoklugu tekrar sizin nefes almanızı zorlaştırır..her zaman oldugu gibi o bitmeyen ses içinizde haykırmaya devam eder..
ne olur geri dön...
yüzüne maskeni takıp,güzel kıyafetlerini giyip,etraftaki herşeye konsantre olmaya çalışırsın ancak gece eve dönüp de maskeni gösterebileceğin kimse kalmadığında etrafında,kendini çırılçıplak kalmış gibi hisseder ve onu hala özlediğini anlarsın ama yarınki gün için uyumaya çalışırsın,sonrada bu duruma zamanla alışırsın.
el ele tutuşup elin terlemesinden şikayet etmemeyi özlemektir,
birlikte yenen ayak üstü ekmek arasının tadını özlemektir,
onsuz yolda yürümekten utanmaktır,
Aşkım Aşkım ( Mey House Mix ) şarkısını defalarca dinlemektir,
yani göz yaşıdır,
böyle silinecek entryler girmektir.
Dudakların çaresiz arıyor eski tadımı,
kelimelerin eski tadını,
bıraktığımızda eski oyunları,
eski bir oyunda kaldık ayrı ayrı,
kendimizi ele verdik,
ellerin ezbere sevişiyordu,
ellerim tenini arıyordu.
uzak iklimlerin rüzgarları getiriyordu kokunu,
bilmediğim şarkılarda ismini duyuyordum hesapsız,
görmediğin ne varsa bakmak istiyordun,
tekrar görebilmek için yüzümü,
incitmeden dokunduğum saçlarından,
dökülen saçlarını saklıyordum sonsuza,
göz yaşlarımı usulca siliyordun ince parmaklarınla,
görsem diye çürüttüğüm günlerden arta kalan,
zavallı bir çaresizlik sardı bedenimi,
aklındayım, biliyorum seviyorsun kimseyi sevmediğin gibi,
aklımdasın seviyorum kimsenin sevmediği,
sevemeyeceği gibi.
Ne yapsak boş işte,
gidiyorsun,
en güzel hediyeydin, Tanrı’mdan
en güzel hediyen seni seviyorum,
en güzel hediyem, ölümüm...
eski sevgili, asla unutulmaz, sürekli özlenir. unuttum dersin, sürekli onu aklından geçirirsin. özlemedim dersin, rüyanda onu görürsün. yanına gitmeye çalışırsın ama o senin ona doğru attığın her adımda senden biraz daha uzaklaşır. çıkar dolaşırsın, 1-2 sigara içer, bir tek kadeh atarsın belki unuturum, özlemim geçer diye. unutamazsın, unutmaya çalışırsın, yapamazsın. geri dönemeyeceğini bile bile kapıya bakarsın, çalsında açayım, onu tekrar kollarımla sarayım diye. ama o kapı çalmaz, sonunda iyice sıkılırsın, pakete bakarsın, 3 sigara kaldığını görürsün. 2 sigarayı ona doğru giderek içersin, 3. sigarayı ise mezarının başında, mezar taşına bakarak içersin, bu genç yaşta nasıl böyle bir özleme ve acıya seni gark ettiğini düşünerek ona kızarsın, gözlerin dolar, ama ağlamamaya bir kere yemin etmişsindir, ağlamazsın. yutkunarak yeni bir paket sigara alırsın ve puslu bir sonbahar gününde tophaneye doğru yürümeye başlarsın...
ben ozlemedim ki seni
kedi ozledi
cagir onu gelsin diye
bana kedi soyledi
cok severmissin onu
doyamaz opermissin
sarilip uyurmussun
nasil ozlemesin ki seni
o da cok severmis hani
derdinde yanindaymis
sevincinde o da mutlu
sen ozlemedin ki onu
ben istemedim gitmeyi
kedi istedi
sonra pismanim diye
bana kendi soyledi
sen bilirsin bu kedi
karsiliksiz sevdi seni
belkide her kedi gibi biraz bencildi
sende itiraf et hadi
suc birazda senindi
dayanamiorum de hadi
cok ozlemesin bu kedi
1)a.ö. *: bir ses ya da ona ait bir kokuyla ,bazen bir şarkı ya da bir mesajla bir kaç saniyeliğine özlenir eski sevgili.. öylece bir rüzgar gibi akıp geçiverir akıldan, sonra günlük hayatın karmaşasına bırakıp gidilebilir. belki 'acaba şimdi ne yapıyordur?' denebilir ya da sıklıkla 'heey gidi günler hey!' denilip geçilebilir.
2)z.m.t.ö. *: berbat, çok berbat bişeydir.zira adı üstünde özlenen 'eski' sevgilidir. sıklıkla bu hissiyatla birlikte kişi acaba onu mu, yoksa onunla geçirdiği zamanı mı özlediğini anlamaya çalışıp dururken, acaba şuan nerdedir, kimledir, nasıldır, o da beni hatırlar mı diye düşünürken kendini saatlerce onu düşünürken bulabilir. eski resimlere bakmak, eski mesajları okumak ya da oturup eski günleri düşünmek bunları izleyen aşamalardır. kişi sahiden de burnunun direğinin sızladığını hissedebildiği gibi aradan geçen zamana rağmen ciddi ciddi ağlayabilir. bunun son raddesiyse gaza gelip aramaktır, ki kimseye şahsen tavsiye etmeyeceğim bir harekettir.