hani sabahları kollarımda uyandığında; o kahverengi kocaman gözlerini açarak bana çocuksu birşeyler sölerdin. masum.. saf bir şekilde.. gözlerimin içinden kalbimin içini sızlatarak, beni heycanlandırıcasına.. unutamıyorum bunu...
hani çilekli çokomeli çok severdin.. beraber markete gider bir sepet dolusu alır akşamına da yerdik hepsini... seni almaya geldiğimde de hep çantamda senin için bir tane bulundururdum, yanına geldiğimde verirdim.. çok mutlu olurdun... kocaman sarılırdın bana... içten, tüm kalbinle, tüm sıcaklığınla... unutamıyorum bunu...
hani bir keresinde sen arkadaşlarınla dışarı çıkmıştın. bende gitceğin yeri biliyordum ve sana süpriz olsun diye gelip seni alcağımı söylememiştim. kapısında beklemiştim 3 saat. kar yağıyordu. o eskişehirin ayazında hatırlarmısın? ve sen çıkmıştın. arkandan gelip boynuna bir öpücük kondurmuştum. dönüp bana sarılmıştın. "gitme" demiştin, "gitme lütfen". o koca gözlerinde ağlamaklı bir ifadeyle. ne yalan söyleyeyim benim de gözlerim dolmuştu o an.* işte unutamıyorum bunu...
hani bir sabah erkenden uyanmıştım. senin en sevdiğin tostu yapmıştım. tokta olsan hep yerdin benim tostumu çok severdin. tepsiyi hazırlamıştım. birde senin en sevdiğin çiçek olan "beyaz gül" koymuştum. yukarı odamıza getirmiştim. sen uyuyordun. ufak bir buse kondurmuştum dudaklarına masumca. yine o kocaman gözlerini birden açıp şaşırmıştın. sonra daha büyük bir öpücük vermiştin bana. beraber kahvaltı yapmıştık yatakta. hatta sen ellerinle yedirmiştin bana. unutamıyorum bunu...
hani beni ilk öpüşünü hatırlıyor musun? ilk öpüşmemizi. sen öpmüştün tutup hatta beni. daha sevgili bile değildik üstelik. ilk tanıştığımız yere gitmiştik. bana şey demiştin hatırlıyor musun? "ben senin yerinde olsam, şimdiye kadar çoktan bunu yapmıştım." sonrada öpmüştün beni. sonrasında kalbimin atışlarını hatırlıyormusun? soğuktan donmak üzere bir kuş gibi. tık tık, tık tık... heycanlandırmıştın beni. heycandan ölücek gibiydim. her öptüğümde seni yine aynı heycanı yaşıyordum. hatırlıyormusun? ben unutamıyorum...
hani senin için sigarayı bırakmıştım. kendi isteğimle. sevmiyordun kokusunu sen sigaranın. tahammül edemiyordun. bende sana kıyamadığımdan bırakmıştım sigarayı. çok sevinmiştin. beklemiyordun benden böyle birşey çünkü. şimdileri duydumda sende sigaraya başlamışsın. çok şaşırdım buna bende. bense ayrıldığımızdan sonra içmeye devam ettim. ne zaman aklıma sen gelsen bir sigara daha yakıyorum bu aralar. hatta son görüşmemizde, o ayrıldığımız gece, o kara gece beraber sigara içmiştik. yolda yürürken. o sigaranın tadı hala damağımda. ne lise zamanı hocalardan kaçarak tuvalette içtiğim sigaralar, ne ebeveynlerimden gizli içtiğim sigaralarda o tadı alamamıştım daha önceleri. belkide onu güzel yapan gözyaşlarımızdı ne dersin? unutamıyorum bunuda...
hani taşınmam gerekmişti bir seferinde. tuttuğum yeni ev bizim evimizdi. beraber dekore etmiştik içini. ikimizin zevkine göre. bizim ilk evimizdi orası. geleceği, ikimizin geleceğini orda hayal ederdik. sen hiç benim misafirim olmayacaktın. hayat arkadaşım olucaktın o evde. şimdi sen yoksun. o evde hayallerinle, hayallerimizle tek başıma kaldım. ama her tarafta sen varsın sanki. bazı eşyaların. resimlerimiz. bıraktığın gibi duruyor aslında ev hala. değiştirmeye kıyamadım. ama sen yoksun o evde artık. evimizde... bizim evimizde sen yoksun artık. unutamıyorum...
hani bir parfümün vardı. "little black magic". sanki sana has yapılmış bir parfüm gibiydi. teninde nasıl da güzel kokuyordu. kimseye o parfümü yakıştamıyorum halen. dışarda o kokuyu alsam gözlerim hemen doluveriyor. mahçup mahçup etrafa bakıyorum. acaba seni görürmüyüm diye. kokusunu, kokunu hala alabiliyorum biliyormusun? yastığımızda hala o parfüm kokuyor. "sen kokuyorsun". halbuki ben o yastığı yıkamıştım. etraf hala sen kokuyor. bu nasıl oluyor sevgili biliyormusun? ben biliyorum. seni unutamıyorum...
hani bizim bir şarkımız vardı. muse'den. uprising diye. içinde s ve g harfleri geçiyor diye sevinirdik. bu şarkının anısını hatırlıyormusun? seninle sevgili değilken bana atmıştın. çok beğenmiştim ben. o şarkıyı attıktan sonra aramız daha yakınlaşmıştı. belkide bizim ilişkimizi başlatan şarkı diye çok sevmiştik bu şarkıyı. bizim şarkımız yapmıştık. şimdi o şarkı hala benim bilgisayarımda duruyor. ama açmaya korkuyorum biliyormusun? ne zaman dinlesem titremeler geliyor çünkü bana. gözyaşlarımın akmasına engel olamıyorum. hani bileğini kesersinde kan durmadan akar ya. işte öylesi akıveriyor gözyaşlarım. ben unutamıyorum...
hani beni terkettiğin günü hatırlıyor musun? oysa o gün ne güzel başlamıştı. beraber okula derse gitmiştik. sonra bizimkilerle kantinde oturmuştuk. sen kızlara hatta şey demiştin. "umarım size de böyle anlayışlı biri çıkar karşınıza." ne kadar da mutlu olmuştum o an. sonra seni evine bırakmıştım. mutluyduk o gün de. sonra sonra birşeyler olmuştu. bana mesaj atmıştın. artık mutlu değilim diye. sonra gecesinde de ayrılmak istediğini söylemiştin. işte o gece ben bir büyük votka içmiştim tek başıma. kara bir perşembe gecesiydi. evet hatırlıyorum. gecenin bir yarısı dışarı çıkmıştım sonra. yolda yürüyebilcek halim olmamasına rağmen. bir yandan ağlıyordum, bir yandan kendime kızıyordum. düşünüyordum "noldu?" diye. hayatımda işte tek o gece sarhoş olmuştum. ama herşeyi hatırlıyorum o kara geceye dair. "11 aralık". işte o günü hiç unutamıyorum...
her gece, her kafamı yastığıma koyduğumda aklıma yine, sadece, tek sen geliyorsun. hala ağlıyorum yorgan altı bir şekilde. o kadarda üstünden zaman geçmişti halbuki ayrılalı. sen beni körü körüne sevmişmiydin acaba? yalan mıydı ki yaşadıklarımız? boş sorular değil mi bunlar artık? peki bana bir yol göster. herşeyi hatırlıyorum, unutamıyorum. herşeyin cevabını biliyorum ama seni nasıl unutabilirim onu bir türlü bilemiyorum. *
Bakmaya doyamadığın o gözler artık başkasına aşk ile bakmaktadır doyumsuzca,
O gözlerden akan yaşları bi yabancının parmakları silmektedir..
Avuçları başka bi erkeğin/kadının avuçlarında terlemektedir,
Kimlerin şefkatene sıcaklığına teslim olmuş,
Hangi dudaklara konmuştur o dudaklar senden vazgeçip,
Ve hangi bedende huzur bulmuştur kim bilir ?
Ve sen hala onu seviyorsundur..
Öyle mi ?
Aferim benim eşşeğime, dönse yine seveceksin üstelik..
Diş doktorum bir keresinde boş vermenin diş çektirmek gibi olduğunu söylemişti .Dişin çekildiği zaman rahatlarsın ama dilin kaç kere dişinin eskiden olduğu yere gider . Muhtemelen yüzlerce kez. Artık canını yakmaması fark etmeyeceğin anlamına gelmiyor . Bir boşluk bırakıyor bazen kendini onun eksikliğini hissederken buluyorsun . Bu durum biraz sürüyor ama zamanla geçiyor .Dişi çektirmeyipte bıraksa mıydın ? Hayır çünkü canını çok yakıyordu .Bu yüzden önüne bak boşver .
bırakılanın unutamama durumudur sadece. terk eden için sorun yoktur, o unutmak için zaten senden gitmiştir. kim tekme yiyorsa unutamayan o oluyor. unutulmamak olmak için acaba terk eden mi olmak lazımdır? "insan" kalınca esamen bile okunmuyor adın dahi unutuluyor sanki.
Berbat bir duygu.
O yeni sevgilisiyle zevk i sefaya dalarken, siz onu rüyalarınızda görmeye, daha çok acı çekmeye devam edersiniz.
Yazarken boğazım düğümlendi...
keşke sevmeseydim keşke!
Keşke hiç tanışmamış olsaydık. Yanımdan öylece geçip giden bir yabancı olarak kalsaydı.
En çok takıldığım durumlardan biridir. Eğer bir insan hala eski sevgilisini unutamıyor, onunla ilgili eşyaları, işte ne bileyim kitapları, yazıları veya şiirlerini saklıyorsa o kişiden koşarak uzaklaşıyorum. Bazıları bir de unutmuş rolü yapıyor ki siz arkanızı döndüğünüz an da konuyu eski sevgilisinden açabiliyor. Bazen buna evlenmiş insanlarda bile rastladığım oluyor. Genel olarak da erkekler yapıyor bunu. işte annem istemedi, ondan ayrıldık yok eğitim için iş için şehir değiştirdim ondan ayrıldık bilmem ne bahaneleri oluyor. Yahu madem öyle ayrılmasaydın. Şimdi şuan görüştüğün ya da ilişkin olan kişiye ayıp değil mi ? Buna karşılık olarak da ben şimdikini de seviyorum ama diye benzeri cümleleri duyuyorum. Bir kat daha sinir oluyorum. Şu eski sevgililerinizi bu kadar seviyor ve hala hayatınızdaki birilerine rağmen unutamıyorsanız lütfen gidin yeniden eski olana dönün. Kimse sizin sahte görünümlü sevginizi ya da ilginizi çekmek zorunda değil. Aklınız bir kişide olsun. 3 5 kişi de değil.
Şahsen ben bu duruma o kadar dikkat ediyorum ki birisi ile hoşlanma amaçlı görüşmeye başladığım zaman ilk sorum eski sevgili oluyor. Takılıp kalıyorum. Sonra sessizce bitiriyorum.
Özet: eski sevgilini unutamıyorsan hala sağda solda hatıralarınızı yaşatıyorsan, yeni bir sevgili arama lütfen. Önce kendini tanı, istediğinin peşinden anlamlı bir şekilde gitmeyi ve sahip çıkmayı öğren.