çok garip bir duygudur. herşeyini bildiğin öptüğün kokladığın insan bir anda dünyanın en uzak isanı olmuştur. yani o an o ortamda herkesle konuşabilme ihtimalin olup bir tek hayatının merkezine aldığın insanla konuşmamaktır.
Bugün yaşadığım ve hiçbir şey hissetmediğim ,garibime giden ve daha önce hiç birinde yaşamadığım olaydır .halbuki ayrılalı daha bir ay olmamışken hiç üzülmememin iki nedeni olabilir:birincisi;eski sevgili kişisi aslında eski sevildiği sanılan kişisidir,ikincisi;zamanında yeterince üzüldüğünden artık başka bir üzüntüye yer kalmamasıdır.bonus ihtimal benim galbimin yoğ olması ihtimalidir.ve güzel bir ihtimaldir böylelikle,ilgi görünce kendini bir bok sanan kişilere verilecek bir galbiniz yoğdur.
bir ben göremedim sanırım. görmek istermiyim istemezmiyim onu da bilemiyorum. özledim mi ? evet tabiri caizse köpek gibi özledim. görsem ne yaparım defalarca düşündüm. zor gerçekten çok zor. donup kalırmıyım, gider ulan çok seviyorum seni hala mı derim, tanımıyormuş gibi geçip gidermiyim. ondaki bitmişliğimi gözlerinde görmeye dayanabilirmiyim acaba ?
bir kaç saat önce başıma istemsizce gelen hadise. 3 senedir görmüyordum. benden ayrıldıktan yaklaşık 2 ya da 3 ay sonra bir önceki sevgilisine dönüp evlendiğini gayet iyi biliyordum ama. gözümde şerefsiz ibnenin tekiydi. 'ayy cınım ya, ayrıldığın kişi hakkında tek kötü laf etmeyeceksin, azıcık karakter sahibi olacaksın!' diyenler sağa ayrılsın. bence bu nasıl ayrıldığınıza göre değişir. canınız yanmadıysa, taraflardan biri şerefsizlik yapmadıysa elbette saygısızlık yapmayacaksın vakti zamanında bir şeyler paylaştığın insana. ancak şuanda bunları yazarken en ufak bir suçluluk duygusu hissetmiyorum. olmaması gereken bir yerdeydi. onun çalıştığı hastaneye adımımı atmıyorum 3 senedir. karşılaşabileceğimiz alışveriş merkezlerine gitmiyorum. görmemek için gerçekten elimden gelen her şeyi yapıyorum. çocukluk arkadaşımın annesi ameliyat oldu bugün bir başka hastanede. onu ziyarete gittim. daracık, dönerek çıkan merdivenlerden çıkarken ben yanımdan biri indi. yüzlerce kişiden biriydi. herhangi biri de olabilirdi. 'lan?!?' dedim. sonra 'oha yok artık!!' dedim. döndüm peşinden bir kaç adım attım. sahiden de oydu. bir an boş bulundum, arkasından seslenecek oldum. sonra dedim ne yapıyorsun kff, mal mısın? ne diyeceksin, 'senden nefret ediyorum lan! Allah belanı versin, öl geber. bi tane mutlu günün olmasın lan!' bundan başka söyleyecek bir şeyin var mı? yok. o yüzden seslenmenin bir anlamı olmadığına karar verdim. derken o bir arkadaşıyla karşılaştı, konuşmak için durdu. ben de durdum tabi. bombok görünüyordu. tam bir embesil gibiydi. kilo almış, saçı başı birbirine girmiş. üzerinde forma üstüne bir kaç beden büyük. lan dedim, benimle birlikteyken de bu kadar kötü mü görünüyordu yoksa sahiden evlilik mi yaramadı. tam ben hastane kapısına yaslanmış suratımda dünyanın en şaşkın ve mal ifadesiyle bunları düşünürken pat diye baktı, nasıl dönüp içeriye kaçtım bilmiyorum. filiz akın gibi başlayan koşum, maraton koşucusu gibi sonlandı. kendimi bir anda arkadaşımın annesinin yattığı odada soluk soluğa buldum. gizli bir şey yaparken yakalanmanın verdiği suçlulukla nefes nefese kalmış bir şekilde. işte bu kadarmış. 1 senemi geçirdiğim, benden ayrılmamak için salya sümük ağlayan insan, ayrıldıktan bir kaç ay sonra eski sevgilisine dönüp bir kaç ay içerisinde evlenmiş. ve yıllar sonra oldukça sokunduruk ve saçma bir şekilde karşılaşmışız. ne kadar anlamsız ve bomboş lan. elini tutuyorsun, sarılıyorsun, birlikte uyuyor, birlikte bir gelecek hayal ediyorsun. sonra kokuşuk bir hastanenin eski püskü merdivenlerinde kocaman cüssesiyle yanından geçip gidiveriyor ve senin için hiç bi şey ifade etmiyor. hayat da böyle sokuk bir şey.
Kalp atışlarını hızlandıran durum ne kadar süre geçerse geçsin insan bı garip olur eski sevgiliyi görünce. Onla yaşanan anlar ve anılar gelir aklına insanın eskiden en yakını olan bir insanın şimdi bu kadar uzak olması da koyabilir bazı kişilere.
görememek daha kötüdür be dostlar. aylardır metrobüs metro taksim beşiktaş heryerde sağıma soluma bakınıyorum ama yok. görünce ne olur diye düşünmek görmekten daha beter. görsek te artık rahat rahat üzülsek ağlasak murat dalkılıç dinlesek.
Zordur lan.
Elin ayağın dolaşır. Kafada deli sorular belirir:
Bir şey desem mi, yoksa görmemiş gibi mi yapsam, bana da ne çektirdi zalım, ama çok özlemişim, acaba başka biri var mı, görmeyeli güzelleşmiş de, oha beni fark etmedi, s*ktirsin gitsin zaten ben ayrıldım.
bazı şeylerin eskisi makbuldur şarap gibi mesela bi tuhaf olursun cok sevdiysen kafana takılır yemek bile yiyemezsin sonra bir kaç gun sonra hersey normale doner.
sesını duymakta gormekte acı verır baska nefesle hayat bulmak ıstersın ama ne sana yakısın ne de canı acır hala senı sevıyorumlarına ınanmak ıstersın ama bunu kendıne yapamazsın yapmamalısın.