eski sevgiliyi mesajla geri getirmeyi başarabilecek olanınız varsa, zaten o kadar da eskimemişdir sanırım. bugüne kadar kırdığım yalnızca bir kişiye gönlünü almak için mesajla çağrıda bulundum saolsun siklemedi o da. bu gibi durumlarda albert camus amcamızdan bir alıntıyla uğurlayabiliriz kendisini.
"Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. Böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. Bir olayın olması gerek, insan bağlantılarından çoğunun açıklaması işte bu. Bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile. O halde yaşasın ölü gömme törenleri!"
başlıktaki gibi "eski"dir o giden sevgili. zaten bir miad koymuşsundur olaya ve aşkınız raf ömrünü dolduralı tam tamına bildiğiniz ve nefes alıp verdiğiniz kadar geçen günler olmuştur.
her dakika hatta ve hatta her an değişen ve değişecek olan bir kalbe sahip olan her insanoğlu gibi sürekli olarak bir şeylere sınır çizip süre vermek gibi pis bir alışkanlığın eseridir biten ilişkiler.
giden -yaklaşık olarak altı ay evvelinden- kafasına koymuş, ölçmüş-biçmiş ve kendince haklı sebepleriyle bitirmek istemiştir. olay da burada ya; "kafasında" bitirmiştir, halbuki sevmek "gönül" işidir. hiç marangozun yapabileceği bir masayı manavdan yapmasını istediniz mi? çok absürd olurdu değil mi? işte gitmeye "aklını" koyanlar da bu absürdlüğün içerisindedir.
boşvereceksin veya can yücel'in dediği gibi "bağlanmayacaksın bir şeye körü körüne". hem daha aklı ile kalbinin yerini karıştıranla muhabbet mi edilir?