cem karaca'nın tamirci çırağı şarkısında bir cümle geçer ''durdu zaman durdu dünya'' diye.işte öyle bir şeydir eski sevgiliyi görmek.zaman mekan farketmeksizin durur zaman durur dünya,takip eden bir kaç gün boyunca sürekli o görme anı akıldan çıkmaz sonra yavaş yavaş o'nsuz hayata adapte olunur.hiç bir şey olmamış gibi yaşanır.
muhtemelen yanında bir lavukla ve saçını sarıya boyatmış şekilde çıkar karşınıza. nedendir bilinmez bütün sevgililer eski sıfatını aldığı andan itibaren en kısa sürede saçını sarıya boyatır ve bir lavuk edinip öyle çıkar karşınıza gerçi eleman kim olursa olsun adı lavuktur ötesi yoktur.
ben sana hiç kıyarmıyım
yani o kadar da hıyarmıyım
hıyar dedim de aklıma geldi yeni sevgilinle aran nasıl. **.
--spoiler--
duygularıma esir oluyorum seni görünce
insan bin kere mi yanıyor bir kere sevince
ruh bedenden ayrılıyor çekimine girdim
bir kere daha yandım sana canım gördüğüme sevindim
eski sevgiliyle bim'de karşılaşmak hikayesi gibidir.
--spoiler--
Bim'e doğru yola çıktım. zaten iki adım ötesi bim.
annemin terliklerini giyip çıkayım lan dedim,
kim iki saat şimdi bağcık ağlayacak.
ama olgun bir erkekte eğreti duran şeylerin başında
anne terliği geliyormuş canlar, ben bunu anladım.
bim her zamanki gibi sakindi. klima çalışıyor
ama soğutmuyordu. nasıl bir klima lan bu
diyerek incelemeye başladım.
ama görevli beni balici sandı,
çünkü ayaklarımda da acayip terlikler
altımda çamaşır suyu sıçrayıp da
rengi atmış bir pijamayla pek de
güzel bir gaspçı havası veriyordum.
"abi bu klima üflemiyor galiba" dedim.
ama cevap vermedi, işine döndü.
tam arkamı dönüp gidecekken tanıdık bir ses duydum.
pek bir tanıdık.
sanki bir zamanlar kulağıma "aşkım" ,"seni seviyorum"
diyen bir ses. yavaşça arkamı döndüm.
Evet, eski sevgilimdi bu. bir zamanlar sevdiğim kadındı.
bir zamanlar elele tutuşarak mal gibi gezdiğimiz kadın.
şimdi nişanlısıyla bim'e gelmiş alışveriş yapıyordu.
bir zamanlar aşık olduğum kadındı bu.
evet bir zamanlar uğruna canımı verebileceğim kadındı bu.
ben şaşkınlıktan elimdekileri yere düşürünce bunlar
birden irkildi ve hemen arkasını döndü. ben,
beni görmesinler diye hızlıca aşağıya eğildim
ama lanet olası bim'de raf diye bir şey yok ki.
tansaş olsa arkadaki adam seni göremez ama
raf yerine kolilerde ürün sergileyen bim sayesinde saklanamadım.
peki size sorarım. siz arkanızı döndüğünüzde, devekuşu
gibi saklandığını sanan ama ayağında
ufak numara anne terlikleriyle sıçar gibi çömelmiş
ve kıç çatalı gözüken bir adam görseniz ne yaparsanız?
işte onlar da öyle yaptılar. bastılar kahkahayı.
yavaş ve gurur yıkılmışça ayağa kalktım. gözlerine baktım.
bana baktı, mahzun bir bakış görmek isterdim ama alay ediyordu resmen.
ayaklarıma bakıyordu. anne terliği giymiş, parmakları
ucundan çıkmış bir ayak. buydum işte. sen bu adamla
bir zamanlar çıkmıştın şimdiki sevgilin çok iyi giyinmiş
ama bir bak bakayım ona.bim'de bu şıklık?
sence de biraz samimiyetsiz değil mi?
ben en azından yakışıyorum buraya. içimden geldiği gibiyim.
böyle düşündüm ama sonra hasstir dedim. adam kapmış kızı,
ben de lavuk gibi pijamayla terlikle geziyorum.
kim naapsın lan beni. "nasılsın görüşmeyeli?" dedim.
"iyiyim" dedi. "ne güzel" dedim. "hıhı"
dedi. gittikçe gerginleşiyordu ortam.
yeni sevgilisi kıllandı mı acaba diye baktım ama
"nasıl olsa bu lavuktan bir zarar gelmez" düşüncesi hasıl olduğundan
zerre s..kinde değildim herifin. adam en ucuz kangal sucuğu seçmekle meşguldu.
"niye böyle olduk biz?" der gibi baktım. "ne diyorsun?" der gibi baktı bana.
"niye böyle olduk diyorum?" der gibi tekrar baktım. "ne diyorsun anlamıyorum"
der gibi tekrar baktı bana. "neyse s..ktir et" der gibi baktım.
s..tir etti alışverişe devam etti. bir güle güle demeden.
gözyaşlarımı saklayarak elimden düşürdüklerimi aldım ve kasaya gittim.
bir de peçete aldım, gözyaşlarımı silmek için.
kasadaki görevli yine baliciymişim gibi baktı bana,
"paran var mı" der gibi baktı bana, bana bakmasın artık kimse.
al lan paranı der gibi uzattım, para üstü beklemeden çıktım ama sonra
hemen geri dönüp şahsiyetsizce aldım paranın
üstünü. tam çıkacakken fiş almayı unuttuğum aklıma geldi.
dönüp onu da aldım. ... koyim, bir romantizm de yaşayamadık be.
eve giderken serkan geldi yavaşça yanıma. tek dostum,
yoldaşım, üzgün olduğumu anlayabilen tek insan.
"abi bir şey diycem. pijamanın kıçında delik var,
kıçın gözüküyor, baya da büyük"
o günden beri evdeyim. bim'e de kapıcıyı yolluyorum.
--spoiler--
yanındaki insanı insanı sper almakla sonuçlanır,ya gördüyse diye sormaktan kendinizi alamazsınız,oysa ki görse ne olacaktır?ama bunu o an düşünemezsiniz
eğer yanında yeni sevgilin varsa şeytanlık düşünebileceğin bir an olup, ex aşkının yanında yeni sevgilisi varsa çokta skimde denilmesi gereken durum. ***
eğer kötü bir şekilde eski sevgili kategorisine girdiyse görmemezlikten gelinir ve mekandan usulca uzaklaşılır ama halen yürekte sevgi besleniliyorsa eski sevgili iyi dileklerle * ve duygularla anlatılır arkadaşlara ve masum bir selam verildikten sonra herkes kendi işine bakar, mekandan kaçınılmasına gerek yoktur..
geçenlerde başıma gelen durum. kız ile konuşuyorduk nasılsın iyi misin seninki napıyor falan diye. ben de o anda çıktığım kızdan ayrılmıştım, sevmediğim için. 3-4 gün sonra telefonla aradı beni eski sevgilim.
meğersem o da aynı gün sevgilisinden ayrılmış...
edit: yeniden çıkmaya başladık. boşuna dememişler ilkler unutulmaz diye...
"Görmesem daha iyiydi seni orada o gece
Aradan yıllar geçti silinmedin hafızamdan
Her gece gibi bir geceydi seni görene kadar
Birer birer çıktılar yerlerinden hatıralar
Hatıralar unutulmaz"
o anda zihinde uçuşan binlerce kelime, eski yeni herşey.. bir fotoğraf, bir şarkı, bir yer belki, bir insan..
"hangi güvercin atlamış çatıdan
ya da hangi balık denize
hesap yapıp akıllıca"
adını koymak zor olur yaşanılanların, hata var biryerlerde ama pişmanlık yok.. uç karakterler olmaktı belki de sebebiniz..
"her neyse, yoruldum."
belki o kadar eminsinizdir ki isteseniz o an onunda yanında olabilirsiniz.
"1 saniye sonra.."
belki o kadar emindiniz ki isteseydiniz o an onun yanında olabilirdiniz..
diğer yandan obsesif düşünceler patlıyordur alnınızın üzerinde!
"çocuğa bak maymun gibi.."
"hem biz beraberken aramızda 5 metre mesafede oturmadık ki hiç."
"yoksa ona aşık mı?"
"olamaz.."
aradan uzun süre geçmiştir. zaman göreceli bir kavram evet ama, bir çok kişiye göre uzun kabul edilen bir süre diyelim. ilk defa karşılaşmışsınızdır.
"acaba o beni hiç gördü mü?"
"ne farkeder? hadi neyse.."
gözlerinizi kapatırsınız..
"kelimeler birer varsayım.."
keşke bu kadar büyük duygular beslemeseydik te rahatça "özledim" diyebilseydik birbirimize dersiniz..
terk eden karşı tarafsa oldukça zor bir durumdur. zaten kişinin içinde terkedilmeyi hazmedememe duygusu vardır bu hazmedememeyle birlikte kişinin eski sevgiliye aşkı daha daa artmıştır. böyle bir durumda eski sevgiliyi görmek dağılmakk bütün acıları tekrar tekrar yaşamaktır. belki selam verilir sohbet edilir ama muhtemelen eve gidildiğinde deli gibi ağlanır.
gercekten eski oldugunu hissedebiliyorsanız etrafda gordugunuz diger tanımadıgınız insanlar kadar onemliyse gayet iyi gelen, eski olarak kaldıgına sukrettiginiz hatta kafayı cevirip gormemis gibi yapılan an. (bkz: eski sevgiliyi gommek)
bir süre sonra sikinizde olmayacak durumdur. hatta siz sikinize takmayınca o ana kadar yaptığınız hareketlerin aksine davrandıkça eski sevgili bocalar kaçan yine kovalanır pe$inizden bu seferde o ko$maya ba$lar.
gözlerinin içine bakarak konuştuğunuzda ses tonunuzda farkedilemeyecek kadar bile olsa titreklik, içinizde bir kıpırtı, ona sarılma ve koklama isteği kesinlikle doğar...
zamanında sana çok çektirmiş biri ise suratına ezilmiş hamam böceği görmüş gibi iğrenerek bakarsın , o da kuyruğunu kıstırıp uzaklaşır senden. elinde değildir öyle bakmak , yüzünü gördüğün anda sana yaptıkları gelir aklına , aslında bakışındaki iğrenme ona karşı değildir , onca eziyete rağmen yine de ona "seni seviyorum" diyen kendinedir...
