kişinin acaip derecede can sıkıntısı ve atalet içinde olduğunun (bkz: düğün tv izlemek) ve bu sıkıntının son gözlem sonucu daha da artacağının göstergesi vaziyet.
sevgilisinden ayrılan insanların "ulan yaz geliyor millet evleniyor kesin bizimkide bi düğüne gider oynar. bende tv den izlerim" diye düşünerek gün boyu düğün tv izlemesi sonucu gerçekleşebilecek saçma hede hödö*.
her zamanki gibi işten gelmiş, yalnız yaşadığım sabun kokan evime gelmiştim. tekir'in patileri duyuluyordu kapıdan. nedense eve girer girmez televizyonu açma gereği duydum o gün. çoraplarımı çıkardıktan sonra televizyon başına geçtim. saatlerce discovery channel izledikten sonra kanallara şöyle bir baktım ve düğün tv'yi açtım dalgasına. bir de ne göreyim karşımda!
evet eski sevgilimdi o. almancı bir piçle evlendiğin biliyordum ama bu kadarını düşünememiştim. etrafında yüzlerce terli insan vardı. ve hunharca halay çekiyordu. elindeki beyaz mendili adeta kameraya baka baka sallıyordu. bak gör lan pezevenk ''sen beni terk ettin ben de böyle sallarım mendilleri ibnee'' der gibi bakıyordu. yıkılmıştım o an. o sinirle tekir'e tekmeyi bastım ve duvara yapıştı zavallı hayvan. ''sen de nankörsün onun gibi amına koyim'' diye bağırdım o anda. öyle bir çığlık attım ki alt komşumuz fahriye abla geldi eve. bak dedim fahriye abla: bu benim eski sevgilim. gelin olmuş gidiyor orıspı dedim. bu sefer de kolbastı oynamaya başlamıştı benimki. ben ondan habersiz pastadan dansözler çıkarırken o neler yapıyordu... beraberken bana söz vermişti asla kolbastı oynamayacağına. çünkü bundan nefret ediyordum. kadınların kolbastı oynamalarından tiksiniyordum. bana nispet yapmaya devam ediyordu. ama yine de o an gözümde sara nöbeti geçiren bir hasta gibiydi. üzüldüm onun için. kaygılandım. fahriye abla durumu iyice anlamıştı ve sakince oturuyordu karşımda. ''pişman mısın evlat?'' diye sordu. ''hayır'' dedim. ''sevgilimi serbest bıraktım dönerse benimdir'' dedim ve o anda kahkahayı bastı kadın. kocasının almanya'nın en büyük dönercilerinden birinin sahip olduğunu söyledi bana. yüzüme tokat attı sanki birileri. ben onu aciz sözlere sıkıştırırken o seçimini yapmıştı... hayat marketlerdeki konserve kutuları kadar sağlam gibi görünse de kokuyordu vakti geçince... elime tekrar kumandayı aldım ve fashion tv'yi açtım... çarpık çarpık yürüyordu kadınlar. benim sevdiceğim gibi... **