haykırışların ve çığlıkların hüküm sürdüğü , yeşilliğin yerini gri betonların aldığı , mavi gökyüzünün karanlık yağmur bulutlarıyla kaplandığı , şarkı seslerinin gökgürültülerine yenik düştüğü bir mecra kadar mutsuzluğun,umutsuzluğun ve yer yer özlemin yer aldığı yazılar dizisidir.
Sokağın dar kaldırımlarında yürürken aklıma hep senin bana olan sevgin geliyordu, düşünüyordum. acaba sende beni bu dar kaldırımlar gibi mi seviyordun, senin sevginde bu kaldırımlar gibi altı su dolu yalancı tümsekler gibi miydi, çünkü ne zaman yanlışlıkla seni sevsem hep bir nefret duyuyordun bana , tıpkı köşesine basılan altı sulu dolu kaldırım taşının sıçrattığı suyun ayakkabıya olan nefreti gibi , ne zaman evin yolunu tutsam hep aynı sorularla kafam bulanıyordu. biraz daha ilerleyince başka bir soru daha beliriyordu kafam da , sokağın sonunda bir park vardı ve parkın kırık dökük , virane salıncaklarında , kaydıraklarında ve tahterevallilerinde çocukların oynadığını görüyordum.mecburi ve isteksizce kırık salıncaklarda sallanırken gözlerindeki bakışlar dikkatimi çekiyordu.sanki utanıyormuş gibi bakıyorlardı,kaydırakdan kayarken daha doğrusu kayamıyorken üstünde tutan paslardan dolayı kaydırmaz ve oynanmaz hale gelmişti ve hatta çocukların üzerlerini de kirletiyordu. Tahterevallinin bir tarafında sele yoktu, diğer tarafına oturan çocuk hep şanslıydı ve hep ağır geliyordu, yeniyordu arkadaşını acaba diyordum senin sevginde böylemiydi ben virane olmuş bir park, sende içinde ki mutsuz çocuklar. ben kırık bir salıncak sen sallanan mutsuz bir çocuk,
ben pas tutmuş bir kaydırak hem de seni kirleten,sende kayamayan,mutlu olamayan bir çocuk ve hatta ben tek seleli bir tahterevalli...
En çokta akşamları özlüyorum sesini ,
Sağ olsun , gündüzleri kuşlar dolduruyor yerini.
en çokta akşamları özlüyorum seni ,
gündüz güneşim var ,
ama sen ,
sen neredesin be akşam güneşi
yolumu bulamıyorum karanlıkta,
bir dolu yön var kalbimin en ücralarında
kuzey yıldızım sendin ya benim ,
hep sol yanımda
hem güneşim hem yıldızımdın hani
gece gündüz parlayan ,
gözleri gözlerimde umutlar saçan
Yazmadım amk.
Sürekli küfürler ettim içimde.
Hala ediyorum.
Ama onunla hiçbir şekilde iletişime geçmiyorum.
Onun için hala üzüldüğümü bilmesin istiyorum.
Çünkü o üzülüyor biliyorum.
Nasıl olurda sevebilirim bu kadar kısa sürede birini, hiç görmediğim, elini bile tutmadığım, gözlerine uzunuzun bakmadığım demek bu kadar acizdim diyorum kendi kendime, çünkü o kadar hasrettim ki sevilmeye ve sevmeye, ne kadar bilmesem de sevmeyi, sevilmediğimden hülâsa Yalancı sevgine bile kanmışım gözlerimi yumarak, bilmem kaç ömür gülmediysem artık yanağımda gamze olduğunu bile sen söyledin bana, sen söyledin önce sevdiğini ve itiraf ettin bu denli sevilmeyeceğini bundandır ki artık erimez aramızdaki buz dağı, kar da yağsa gözlerime , çığ da düşse sözlerime aldırma sen artık bana , her yalnız adamın bir denize kıyısı vardır diyor ya şair ,işte aynen öyle. bende kendi kıyımda hayatın cefasını omuzlarıma alarak yaşamayı bilirim, bilsem ki erimeyecek bir kar tanesi olsan seni buz dağında da severim..