insan bir zamanlar deli gibi aşık olduğu kişiyi asla unutamayacağı için normal bir özlemdir. bazen sorar bu eski ne gereksiz bir sözcük, geçmişe dönmek ister onun saçlarına ellerini dolamak, kokusunu içine çekmek gülüşüne tekrar aşık olmak. ama imkansız olduğu için kişide tabulaşmış düşüncelerdir hemen akabinde yeni bir sevgili bulma düşüncesi belirir beyninde.
Eğer ki o kişi aynı zamanda beklenense o histen güzel his yoktur. Çünkü beklemek vuslattan çok daha heyecanlıdır. Fakat gelmeyeceğini bile bile özlemek, ah işte o çok acıtandır. Bazen rüyada buluşursunuz, uyuduğunuza bile pişman ettirir.
Kontrol edilmesi mümkün olmayan bir histir zira insan ve ona ait duygular ne yazık ki makina değildir, bir düğme vasıtasıyla açılıp kapatılabilmesi, hayatımıza giren insanların istenince hatırlanıp istenince unutulması mümkün değildir.
insanı acıtan bu özlem duygusunu kanayan bir yara olarak düşünürsek, yaranın kabuk bağlaması ne yazık ki süresi kişiye göre değişen belli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşecektir.
Dolayısıyla her acı, her özlem, yeri ve zamanı geldiğinde yerini yeni sevgiler ve mutluluklar ile değiştirecektir.