özlem içerikli de olsa küfür içerikli de olsa sonunda "ellerim kırılsaydı da atmasaydım" dedirtir.
Sevgilinin başına "eski" sıfatı giydirdiğinizden itibaren koşarak uzaklaşın ondan. Her türlü canınız yanıyor. En iyisi uzak kalmak. Mesajmış, içip aramakmış beyhude çabalar.
sevgili eski sevgili: (yazar burda kendiyle çelişmiş)
bir elimde notlarım kütüphaneye emin adımlarla giriyorum. etrafıma anlamsızca bir göz gezdirdikten sonra iki masa ötedeki arkası dönük olanın sen olduğunu görüyorum. aradan bir yıl geçmiş, popo aynı popo, kafa aynı kafa öne kırk beş derece eğik vaziyette duruyorsun. tam kafamı çevirecekken bir anda arkanı dönüp bana ölü balık gözleriyle boş bir bakış fırlatıyorsun. ve yine aradan 1 yılı aşkın bir süre geçmiş, 1 kilo verememişsin benden ayrılmak sana yaramamış ama bak bana, bakıyon dimi, iyi bak iyi. ben hala aynıyım. adana kebabımı yedim, tavuk kanadını kemirdim hala aynı kiloyum. ama en çok o boş bakışlarına acıyorum biliyor musun? hani sinirliyken o sisli perdenin arasından çıkan hissiz bir çift göze.. eskiden olsa bu bile kalbimin ağzımda atmasını sağlardı. ama şimdi ı ıh yok cık.
atılmaması gereken mesajdır. o artık eski sevgilidir. ayrılmışsanız hele ki bir de siz ayrılmışsanız, o zaman için gerçekten haklı olan gerekçelerinizin üstünden çok sular geçmiş ve o sebepleri unutmuş olabilirsiniz. biraz düşünün, eski konuşmalarınızı hatırlayın, kavgalarınızı hatırlayın, muhtemelen vazgeçeceksiniz atılacak mesajdan.
hem "eski" hem "sevgili" kelimelerinin bir araya gelmesi bile saçmayken bir de kalkıp mesaj atmak gerizekalılıktan başka bir şey değildir.
eski eşya* ile ayrılırsınız
yeni bir eşya* bulursun ve tatmin olur tatmin edersin.
sonra yeni bulduğun eşyayı* bırakır
dünyalar güzeli çok tatlı bir "sevgili" bulursun ve hayat kaldığı yerden güzel bir şekilde devam eder.
"eski" sevgiliye mesaj atılmamalıdır. eski sevgiliye karşı hisler tamamıyla subjektiflerdir. çünkü işin içinde reddedilmişlik vardır. reddedilmişlik, insanoğluna en çok "koyan" hislerden bir tanesidir. sevgiliyi geç, bir restoranın sahibi de sana tutup "sen artık buralarda görünme, hadi bakiim yaylan" deyip seni restoranından kovsa, ona karşı da besleyeceğin hisler , "ulvi" hisler olmayacaktır. ve "reddedilmiş" kişinin "reddeden" kişiye mesaj yazması da, yazacağı mesaj ve mesajlarda dillendireceği tematik de işin arka planında "reddedilme fiili" olduğu için ancak ve ancak 2 türlü olabilir...
1) ya "bak ben ne kadar iyi bir insanım canikom, herkes hasta bana, hadi sen de hasta ol , gel gene birleşelim" ana fikrini içerecek ;
2) ya da "sen beni reddettiğin için çok kötüsün, şöylesin, böylesin, senin ağzına huni sokup içeriye b.k akıtsınlar inşaallah"
...şeklinde olacaktır. reddedilme fiili vuku bulduğu andan itibaren, o konuyu, reddeden tekrar açana kadar kapatmak, ve reddeden tarafın yaptıklarıyla hiç uğraşmamak, en iyisidir. gerisi insanın kendisini "boşu boşuna üzmesine" sebep olacaktır. restoran örneğimizde de , sen oradan kovulduktan sonra, artık, o restoranın duvarlarını "cart kırmızıya" mı boyarlar, menüdeki yemek değişikliklerini müşteri nasıl algılar, şeklindeki o restoranı ilgilendiren konulara senin kovulmuş olmana rağmen kafa patlatman, biraz açıkçası saçmadır. restoran sahibi sana gelip de fikrini sorarsa, söylersin, sormazsa, git başka restoranlara takıl. eski sevgili adı üstünde "eski" dir. kendini gelecek "müstakbel" sevgiliye konsantre etmen, çok daha faydalı olacaktır. bildiğin gibi yatırımcıların en önemli konuları "ölü yatırım yapmamaktır"...seninse o "eski sevgiliye yazılacak mesajı" tartışmansa, nereden bakarsan bak
adam gibi hüzünlerdir , adam eden adamı
sayende fazlasıyla adam oldum .
ağlamayı bilmeyenin , kahkasından bir bok olmaz .
daha bir şenşakrak gülmelerim .
şimdi sen gittin ya , gerçekten herkes sana benzedi
ve ben herkesi sevip nefret etmeyi öğrendim .
teşşekkür etmek istedim sadece sana .
hayatın acı yanını öğrettiğin için ve beni sensiz bıraktığın için .
hayata açılan penceremde uzaklaşırken, aklıma açılan son kapıdan geçiriyorum seni.
en derin sevgilerimi ağırladığım, kapısını geleceğimle mühürlediğim en güzel anılarım arasında,
hatırlanınca yüz güldüren temiz bir mazisin şimdi.
dün nasıl gülücükler karşılardı seni,
yarın hatırladığımda aynı gülücükler eşlik edecek hatırana.
umarım sana anımsamaya değer tek bir an hediye edebilmişimdir.
zira bende epey fazla hediyen var.
hediye demişken;
hayat en güzel hediyedir ya insana.
hayalini kurduğu hediyeyi alan bir çocuktum seninle.
nereden bilebilirdim ki hayalini kuramayacağım hediyeler alacağımı.
nereden bilebilirdim ki sonu olmayan bir güzelliğe kavuşacağımı.
bugün gidiyorsun ya tüm gidişlerin içinden en kalınası olan bu olsa gerek.
bana kirletilmemiş bir kalp, tertemiz bir gelecek bıraktığın için teşekkür ederim.
severken çıkarsızca, sevmeme fırsat verdiğin için teşekkür ederim.
kalabildiğin bir insanın en içten dilekleriyle git.
kalabildiğim bir yüreğin sıcaklığını yanına alarak git.
git, güle güle ve sevgiyle.