Güzeldi süslü eşek gibiydi. Başka bir niteliği yoktu. Sadece tipi bedeni güzeldi. Mantıklı şeyler konuşmayı sevmezdi ve bunu ifade ederdi. Paraya düşkündü. Basit düşünür yüzeysel yaşardı. Onun için sevgili bir araçtı amaç olamazdı.. Olmadı da zaten. Ansızın geldi ansızın gitti..
Sarışın ve yeşil gözlüydü. Kıvırcık saçları vardı. Gerçekten güzel bir kızdı ama bana hiçbir artısı olmadı ne yazık ki. Bazı özelliklerinden bahsedecek olursam bunlar kesinlikle dış görünüşünün haricinde olanlardır.
Gereğinden fazla egoistti.
Ne yaparsa yapsın suçunu kabul etmez, özür dilemezdi.
Beş saniye öncesinde şeyi söylemediğini iddia edip buna hem kendisi gerçekten inanır, hem de sizi inandırırdı. (bkz: ikizler burcu)
Yaptığım fedakarlıkları görmezden gelirdi.
Her şey bana serbest olsun, ama theycallmealpha benim köpeğim olsun sözümden çıkmasın kafasındaydı.
fotoğraflar sende bıraktığı tavır bozuklukları tekrar kendini arayış içerisinde bulmaya çalışırken kıyaslama olarak gördüğün biri olarak elinin önünde bulunur.
Sarışın yeşil gözlüydü.
Kendine özgüveni hiç yoktu.
Alkol almayı severdi. (Su gibi)
Mutsuz olduğu zamanlarda beni de mutsuz ederdi.
Fotoğraflarda gülmeyi istemezdi.
Ağır takılmayı severdi.
Arabesk müzik dinlerdi.
Çalışmayı sevmezdi.
Aç kalmaya dayanamazdı.
Kendisine büyük kilitli kasa almayı isterdi.(aldı mı bilmiyorum. Parası da yoktu ama ne bileyim)
Ailesiyle çok vakit geçirmezdi.
Çok çabuk fikir değiştirir verdiği karardan hemen dönerdi.
Düşünmeden konuşur kalp kırmaya meyili olurdu.
Bencildi de.
Zevklerimiz hiç uyuşmazdı.
Onu hep bunalttığımı söylerdi.
bana karşı çok saygısızdı.(son zamanlarda)
Vayy be unutmamışım. Ben biraz daha üzüleyim şurada.
Bir gün kapıya aidatı istemeye yönetici geldi. Aksam yemeği hazırlıyordum mutfaktan kafamı kaldırıp baktım cüzdanımı bulup ödemeyi yaptım makbuz vermek için kendi dairesine geçtigi esnada yaslı amca, baslıkta da mevzubahsi gecen mahluk kedim kendisiyle ilgilenilmedigi için kumu yerine bi köşeye tuvaletini yapacakken yakalayıp vurmus kafasına ve daha fazlası. Ocaktaki yemeklerin sesiyle hiçbir sey duymadım, kaldırıp artık ben görmeyeyim diye mi yoksa sesi cıkmasın diye mi yuvaya kilitlemis bi odada. Yemekleri koydum, zeze nerede diye sordum. Ceza verdim, yuvasına koydum, sımartma sunu dedi. Yemegin bitmesini bekledim bakmak için. Hem ortalık biraz yatıssın diye. Sofrayı kaldırıp kücük odaya gecip seslendim bebegime. Gıkı cıkmıyor. Normalde ona konulsa yırtardı kendini cıkarın beni diye. Yuvanın kapısını actım kafası yerde, avucuma aldım daha dört aylık kedimi. Agzında kanlar, titriyor. Hayatımda kendimi hiç bu kadar caresiz hissetmemistim. Gögüsüme bastırdım, lavaboda yıkadım agzını salonda yatırdım üzerime seviyorum bi yandan yaşlar boşalıyor gözlerimden. Mecali yok, titreye titreye kalktı üzerimden gücü yetmedi uzaklasamadı hemen dibime bırakıverdi kendini. Zeze benim annem dedim. Öyle baktı ki bana yaralı. Kırılan kalbimin sesini duydugumu sandım. Çıt. Onun gibi minicik tiz bir ses. Sabaha kadar uyuduk birlikte, hemen aradım veterinerini. Acık camdan düştü dedim, ne yapayım dedim. Haftasonu acık degiliz, ankara üniversitesi veteriner fakültesi var oraya gidebilirsiniz dedi. Eve cıkalı cok olmamıstı, sıkışık zamanlar. Cebimde bursumun yatacagı iki gün sonrasına kadar alacak ekmek param var fazlası degil. internetten bakıyorum, ne yapılabilecegine. idrarını tutamıyordu, yine de yanımda yatırdım. Yıkadım her gün nevresimi yorganı. Bursumun yattıgı gün yetiştirdim veterinere, geç olmus dediler. Bir gece orada kaldı kuvözde. Poşetin üzeri bantla gecilmis cesedini aldım evvelsi günü. Oradan cıkıp eve nasıl geldigimi bilmiyorum. Ne zaman böyle baslıklar görsem ne zaman bana ulaşmaya calıssa karnıma tekmeler yemiş gibi hissediyorum. Hayatımda kimseye beddua etmedim kimseden nefret etmedim ama senin o iki yakan bir araya gelmesin.
Ona dair her sey bu kadar iste, bir öbek bok.
