eski sevgiliye ait detaylar

entry252 galeri1
    1.
  1. eski sevgilinin unutulmayan detaylarıdır. can alır.

    frambuazlı cheesecake'e bayılırdı.
    ben uyumadan asla uyumazdı, uyuyamazdı.
    sarılmayı, el ele tutuşmayı, boyundan öpmeyi çok severdi.
    kıvırcık kıvırcık bir sürü saçı vardı.
    çok çekingendi..
    yağmurda yürümek, normal yürüyüşlerden daha zevkli gelirdi ona.
    bir sürü fotoğrag çekilirdi.
    hiç fotoğrafımız yoktu ama..
    elleri hep soğuk olurdu.
    gün sonunda bana kocaman kocaman sarılırdı.

    sanırım beni çok severdi..

    edit: imla
    uzun bir süre sonra edit: barıştık biz.
    67 ...
  2. 2.
  3. bana hep " beni hep sev olur mu ? " derdi

    şimdi soruyorum : sevdik de ne oldu yarrraaammm ?
    81 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. sigaraya tekrar başladım. saçlarımı da kestirdim. sen yoksun kimse kızmıyo ki bana.
    20 ...
  7. 5.
  8. bana hep fıstığım derdi. evet fıstığıydım o şebeğin önüne atılan.
    12 ...
  9. 6.
  10. 7.
  11. hayalindeki gibi konuşuyorum, hayalindeki gibi davranıyorum, hayalindeki gibi yaşıyorum. ama sen yoksun ki.
    5 ...
  12. 8.
  13. hergün evimin önünden gecip pencereme bakıyor.
    3 ...
  14. 9.
  15. her zamankinden farksız bir sabahtı. inanılmaz bir rüzgar vardı dışarıda, incede bir yağmur başlamıştı. hafif bir kahvaltı için oturmuş, kahvemi koymuş, kibrit kutusu büyüklüğündeki beyaz peynirden yiyordum. ''kahve ister misin?'' dedim, istedi. kahvesini aldı, yanımdaki sandalyeye oturdu. yağmuru ve bir türlü gelemeyen baharı dinledi. önümde duran çilek reçeline meyil ettim. kaşıkla az bir şey aldım. kaşığı ağzıma götürürken, boynuma reçel damladı. ben kaşıkla almak için hamle yaptım. elimi tuttu, kenara itti. gözlerimin içine baktı. zamanı bekletti. işaret parmağının ucuyla reçeli boynumdaki çukurdan sıyırdı, dudaklarıma götürdü. yavaşça dudaklarıma reçeli yaydı. kalanını yavaşça kendi dudaklarına sürdü. diliyle dudaklarını ıslattı, reçeli tattı. yağmur hızlandı, rüzgara karıştı. bana doğru döndü, başını bana doğru eğdi. dudaklarını bana değdirdi, hafifçe. dudaklarımdaki reçeli tattı. ben de onun dudaklarını tattım. dudaklarını geri çekmeden önce, dilinin ucuyla son kez dokundu dilime. dudaklarımı yaladı. ayağa kalktı, beyaz gömleğin eteğin içindeki kısmını çıkardı. düğmelerini açmadan gömleği göğsüne kadar sıyırdı. sutyen giymemişti. beni kendine döndürdü. yavaşça tişörtünü sıyırdı. kucağıma oturdu. yavaşça, usulca tenini tenime değdirdi. göğüs uçları göğsüme değdi. eteğini sıyırdım. sonra..
    + sonra?
    -''ne oldu'' dedi?
    + ne oldu?
    - erken boşaldım..
    10 ...
  16. 10.
  17. detayı deyat diye yazınca ayar vermeye kalkmaz kibarca uyarırdı.
    onu çok severdim. çok güzel gülerdi. masmavi gözleri vardı. yanımda olunca bana sarılmadan uyumazdı bense bazen nefesini dinlerdim, korkardım bir şey olacak diye ve uyuyamazdım. uyurken her gözünü açtığında sarıl bana der bana sarılırdı.
    ne kadar kısa yazmışım. son dönem hakkında değil ama eskileri upuzun yazacağım.
    169-170 cm boyu vardı.
    58-60 kilo arasındaydı.
    boyatmadığı zamanlar siyah saçları vardı.
    çenesinin altında beni vardı.
    kolay ağlar kolay mutlu olurdu.
    ankara'da yaşamak istedi/isterdik.
    yemeği severdi.
    mantı ve tost yapardım ona severek yerdi.
    palet pastanesinde künefeyi çok severdi.
    limona ayrı bir düşkünlüğü vardı kabuğuyla bile yerdi.
    meyve çaylarını sever. sabahları çay içerdi.
    cafeye gittiğimizde tavla ve 9 taş oynamayı çok severdi.
    zorla dans ettirmeye çalışırdı.
    eğlenmeyi severdi. hala sever ben şuan bunları yazarken sanıyorum o arkadaşlarıyla mutlu.
    alışveriş yapmayı çok severdi. dükkan dükkan dolaşmadan bir şey almazdı. onunla alışveriş yapmayı ben de çok sevmiştim nefret ettiğim bu tek şeyden.
    takılara bakmayı çok severdi. ben de sevmiştim ya onunla.
    çok güzel aşkım derdi.
    bana hayatımda yediğim en güzel makarnayı yapmıştı.
    otobüs saatine 30 dk dan fazla varken terminale giderdi, giderdik. yoksa içi rahat etmezdi.
    edebiyat hakkında konuşmayı çok severdi ki işi bu zaten. postmodernizm falan.
    msnde kırmızı yazardı.
    benden bıkmandan çok korkuyorum derdi. bıktı ve gitti.
    ulan senden bıkabilir miydim bıkabilir miyim?
    neyse canım yandı sonra devam edeceğim.
    tuvaletini her yerde yapamaz, yaparken kapının önünden kimse geçmemeli hatta bulunmamalıydı.
    ne zaman ona yüz vermesem sürekli ilgilenirdi.
    tarihi yerleri gezmeyi severdi.
    fotoğraf çekmek yeni tutkusuydu.
    bilgisayardan anlamaz her şeyi bana sorardı. ben de bilmiyorsam istediği programı sen nasıl bilgisayar mühendisisin derdi.
    evimde eşofmanını bıraktı son gelişinde buraya gelirken daha taşımam dedi.
    yalnızlıktan nefret ederdi.
    ocakbaşının adana dürümünü ve atıştırfastfood'un izmir dürümünü çok severdi.
    sokakta onu yabancı filmlerdeki gibi sarılıp çevirmemi sevmezdi.
    kolay kızar ve hemen karşılık verirdi.
    bana yazılar yazardı.
    sürekli peçete taşırdı. burnunu silmek için ama bazen gözünü de silerdi. peçeteyi israf ediyorum diye çok kızardı kendisi aynı peçeteye 50 kere burnunu siler bir de ben istediğimde onu uzatırdı eğer başka yoksa.
    çok özledim onu ama yılbaşına kadar barışmazsak bir daha asla ne adını anacağım ne hatırlayacağım.

    buraya yazıyorum çünü hem bunları takip edemiyor hem de bu yazıyı benden başka 40 yılda bir kere sadece sen okuyorsun sayın okuyucu.
    sanıyorum nefret edip öfke duymaktansa sevip özlemek daha kolay bu sona bile rağmen.

    buraya en son bir şey yazdığımdan sonra tam 18 ay geçti. ve biz bu süre içerisinde barıştık ve ayrıldık son kez. şimdi kulağımda "here comes the rain again" sabahın köründe bağırıyor tıpkı benim gibi. Bu şarkıyı ilk kez dinlettiklerimler hep soruyor "neden bu kadar bağırıyor" diye. "çok sevmiş de onun için bağırıyor" diyorum. şimdi buraya yazsam seni hatırlatan şeyleri trabzon'dan bursa'ya yol olur. her kelime her nesne her hareket seni hatılatıyor. yaptıklarımız kadar yapmadıklarımız canımı yakıyor. seninle hiç minecraft oynamadık hiç counter strike da oynamadık. hiç yine yağmurlu bir günde kalkıp güneşin doğuşunu izlemedik.
    sen gittin ve başkasını sevdin. ben kimsenin yanında duramadım hiç doğmayacak kızımızı rüyamda gördükten sonra. gecelerce yalvardım hiç bir dünyada gözümü açmamak üzere uyumak için hiç kabul olmadı. keşke son kez yanımda kalırken o akşam uyuyamadığım için dota oynamak yerine sıkıntıdan patlayana kadar sana sarılsaydım. şimdi her şey boş ve anlamsız sadece ilahi adalet adına tanrı'yı yargılamak için yaşıyorum.

    detaylar:
    ufak yastıkta yatması.
    şarap içtiğin akşam sürekli seni çok seviyorum deyip deyip kusman. sarhoş insan doğruları söyle diyordun, doğru muydu?
    kaykay oyunu.
    odanın içine taşıdığımız 5 litrelik su.
    hep benden bir oyun yazmamı istemen ve şimdi yazdım sen yoksun, daha nicelerini yazacağım yine sen olmayacaksın.
    14 temmuz 2014. (9. yıl ve evlilik günümüz olacaktı)
    jakobenizm, türk jakobenleri.( biliyorum ben sen anlattım onları ama yine de benim için senin hatıraların)

    daha onlarca yazarım da ekranı göremiyorum artık. yaptıklarından ve yaşattıklarından sonra dağil sevgiyi saygıyı bile hak etmeyecek kadar aşağılık biri olduğunu kanıtladın ama elimde değil.
    39 ...
  18. 11.
  19. saat takmayı pek sevmezdi. ama saat gözünün önünde olsun diye takardı.
    1 ...
  20. 12.
  21. saçlarına dokunulmasından fazla hoşlanmazdı.
    1 ...
  22. 13.
  23. esmer, kahverengi gözlü, dalgalı saçlı, ikizler burcu, giyimine önem veren bir muhteremdi.
    2 ...
  24. 14.
  25. çok sikimsonik bir insandı. ergendi lan.
    10 ...
  26. 15.
  27. benden bir yaş ufak olmakla beraber sürekli beni unutmandan ve beni sevmemenden korkuyorum diyip beni kendinden bezdiren muzdarip bir kisilikti.
    3 ...
  28. 16.
  29. boynuna lavanta esansı sürerdi..
    0 ...
  30. 17.
  31. Sol yanağındaki gamzesi, minik elleri, büyük gözleri, karşısındaki insanı eriten gülümsemesi, güzel ses tonu, burberry kokusu, müthiş diksiyonuyla kendisini sevdirmiş. kırıcılığı, ota boka alınması, kindarlığı, durmadan birilerinin arkasından konuşması, bencilliğiyle nefret ettirmiştir.

    Toplayın bunların hepsini, ne yapar? 40 değil tabiki... Dış görünüş her şey değildir, hatta hiçbir şeydir.
    10 ...
  32. 18.
  33. Cok güzel gözleri vardi onun, essek gözlümdü güzel gözlümdü benim. heyecanlandigi zaman bulanan migdesi, terleyen elleri vardi. dünyanin en güzel gülümsemesine sahipti. bir de gülümserken sevgi dolu sarilmasi vardi ki, insani dünyanin en mutlusu ederdi. cok zekiydi aslinda. cok da bilgili gözünün birini sabit tutup, digerini oynatabilecek kadar yetenekli ve sevimliydi. sirf dogdugum sehrin insanlarina özel olan mimikleri laflari o kadar güzel söylerdiki hala insanin gözünün önüne geldigin de gülümsetir insani. benim taklidimi yapardi, ben gibi "hop" derken kaslarini catardi istem disi cok da sevimli olurdu onu yapinca, öperdi sonra sarilirdi, sevgisini gösterirdi belin de gamzesi olandi o ama et yemezdi. aslinda her eti yemezdi, onun icin benim ne yiyecegimiz konusunda hic bir zaman fikrim olmazdi. uyandigin da dünyanin en sevimli insani olurdu gözünü acar onu izleyen bana gülümserdi, isik sacardi etrafina sonra sarilirdi öperdi... uzun saclari vardi hani benim o cok begendigim, cok sevdigim " sakin kestirme" dedigim, ayrilinca kestirdigi uzun saclari vardi onun... elleri vardi kücücük böyle dolma, dolma kirmizi ojelisinden hem de tatli bir konusmasi karizmatik, tok bir sesi vardi. aglamanin yakistigi insandi, ama onun aglamasina dayanamayan insan vardi. sesli gülerdi hep, icten gülmek istedigi icin gülerdi. kahkaha atardi ben ne kadar sevmesem de ona cok yakisan. güzel kokandi o cennet gibi kokan utanandi aslinda o cekinendi yabancilardan ayni benim gibi. ama her yere herkese uyum saglar ayak uydururdu. cok severdi beni.... hep söylerdi... simdi söylemese de simdi insan duymasada, hala hala sevdirtir bu unutulmayan detaylari bana onu. her zaman durur gözümün önün de sanki hic bir zaman gitmeyecekmis gibi. gözlerim dolar, ellerim terler yutkunamam belki de ama yine de unutamam.....
    8 ...
  34. 19.
  35. Ufacık ayaları vardı, ve bir de şirin mi şirin kırmızı ayakkabıları..
    0 ...
  36. 20.
  37. en sevdiğim sahibiyetleriydi.
    üst dudağının kıvrımına yakın yerinde bir çıkıntı , sağ kaşının üzerinde bir beni vardı.
    dudakları adımı söylemez oldu , gözleri de beni görmek istemez oldu.
    5 ...
  38. 21.
  39. eski sevgili olduğu gerçeği, büyük detaydır.
    5 ...
  40. 22.
  41. arkasından konuşmak bu olmayan bir eski sevgili görmedim.
    0 ...
  42. 23.
  43. gülüşü, sadece gülüşü. insanı mest eden o gülüşü. böyle başlıklar açmayın arkadaş.
    3 ...
  44. 24.
  45. bir adet kitap ışığı. Mazide kaldı mertcan adlı yeğenin kırmasıyla. hala tamir etmekle meşgulüm.
    1 ...
  46. 25.
  47. facebook ta ismini arattığımda çıkan profil fotoğrafı ve abone ol butonu.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük