artık uzakta olan, belki de hiç haber alınmayan eski sevgilinin ağzından süzülen sedalara hasretlik çekmektir.
saatlerce duymaktan bıkmadığın o sesi özlemek... kimi zaman aşk nağmeleri fısıldayan kulağına, kimi zaman nefretini kusarak bağıran çağıran; ağladığında kulağına dolan hıçkırık ve feryat tınılarıyla seni kahreden, mutluluğunda dökülen kahkaha sesleriyle seni bulutların üzerine taşıyan; bazen içini kıpır kıpır eden, bazen kalbini dağlayan; her sabah uyandığında ilk duyduğun ve uyumadan önce son duyduğun o sesi özlemek... aynı ses; 'seni seviyorum' demiş, aynı ses; 'ayrılmak istiyorum' demiş. ne fark eder? özlersin işte.
eski bir alışkanlıkla elin telefona gider ancak kayıtlı dahi olmadığını fark edersin. o an beyninden vurulmuşa dönersin. gecenin bir yarısı, deli gibi sigara içmek isteyip de pakete sarıldığında paketin boş olduğunu fark ettiğin o andaki gibi çaresizlik sarar bedenini. numarası ezberde olsa ne fayda? hem uyuyordur belki. uyusa dahi kim bilir kimin kollarında? hatta ve hatta aklına dahi gelmedin belki bu gece. tıpkı diğer gecelerde olduğu gibi. kim bilir, belki de seni düşünerek uyudu bu gece? ne 'belki'ler engel buna ne de ötesi... özlersin işte.
ona karşı içindeki sevginin bitmediğini gösterir. sesini duymak için eskiden özel numara yapar arardık. artık özel numaraları engelliyorlar arayamıyor, sesinide duyamıyoruz. e haliyle özlüyoruz tabi.
sadece sesini ve görüntülerini bildiğin bir insandan söz ediyorsak farklı acı verecek bir eylemdir.. ne göreceksin ne de duyacaksın onu. kim bilir kimlerin olacak.. kimlere seni seviyorum diyecek.. ve sen onu bir köşeden sessizce izleyeceksin. sessizce.
artık sesini duymak yok. bir yabancısın. kabullenmek zor, evet...
hele bir de deli dolu bir kişiliği ve o kişiliği yansıtan bir ses tonu varsa mutsuz olduğun anlarında aklına gelir "neşelendirirdi beni şimdi!" diye düşünürsün...
numarası gizliden aranıp sesi dinlenebilir. tabi buna cesaret edecek gücünüz varsa. sonradan ağlamayı göze alabiliyorsanız. olm ne işim var benim burda lan.
kokusunu özlemekten bir nebze daha iyidir. hiç beklemediğin bir anda hissedilen eski sevgilinin kokusu gibi çarpıp duvara fırlatan bir şey daha yoktur.
özlemişsen o sevgili eski değildir senin için. eskimemiştir bir türlü. geçmiş olsun. seni yalnızlığın anlaşıldığı anlar başlığı altına entry yazmaya davet ediyorum.
bazen düşünüyorum, "lan keşke bi telefonum olsaydı da arayıp, sesini duyup kapasaydım" diyorum. sonra yine düşünüyom (beyin bu tabi hiç durmuyo) "adamı eskiciye sattın ya la" diyom.
sonra olaylar gelişiyor. gidip mikrodalga fırınıma sütümü koyup içiyorum. mis.