içinizi titreten o sesini yeniden duyduğunuzda aynı etkiyi yaratması sizi ayrı bir çaresizliğe sokar. aklınıza eski hatıralar gelir ve bir cam kesiği gibi tam kalbinizden yaralar sizi. hala acıtıyor, evet. "değmesin ellerimiz, buluşmasın bu gözler, yine erir gideriz, unutulur yeminler."
yerine göre can yakar, yerine göre hiçbir şey ifade ettirmez. bu hala ona karşı bir şeyler hissedip hissetmemeye bağlıdır. hissetmiyorsanız ister sesini duyun, ister yüzünü görün ne değişir ki? önemli olan sevgiliye eski sıfatını yüklemek değil, önemli olan onu içinizde gerçekten eskitebilmektir.
şuan için sevgili midir bilmiyorum vefakat öyle bir ses varki aklıma zikreden.
sen gülüyorsun müthiş bir kahkaha ile ve ardından parça parça konuşma sesleri(!) *
severek ayrılan kişiler için fazlasıyla iç acıtı bir durumdur. ayrılmışsındır üç yıldan fazla bir zaman olmuştur, hayat, zaman ,şartlar diyelim; birbirinizden farklı şehirlerdesiniz, çalan telefonda hiç aklınızdan çıkmayan, yeni ilişkilere atılan her adımda önünüze çıkan, kalp ağrısı olan kişinin ismi. ve uzun zamandan sonra duyulan o sıcak ses, size aşkın en güzelini, sevginin ölçülmeyecek değerlerini yaşatan sesin sahibi. ilk günlerinizi, hatırlarsınız ,ilk telefon görüşmelerini anarsınız, sonrasında uzayan saatlerce konuşulmaktan bıkılmayan sevgiliyi. sonra çaresizliğinizi görürsünüz tekrardan en açık aynada, sevdiğiniz unutamadığınız kişi yoktur, bir buçuk dakika olan telefon görüşmesi, azda olsa kapanan yaralarınızı kanatır.*
sevmek nasıl birşeydir, ulaşamamak, herşeye çare bulan ben, biz acı...acı...acı...çok acı..
kalp ağrısı. sen uzaksın ben uzak
ya herşeyi kendi kafanızda yeniden başlatırsınız ya da "şeytan duysun sesini" gibi ifadelerin arkasına sığınıp gözünüze bir film şeridi yerleştirirsiniz.