yolda yürürken bir anda farketcek olsanız bu kokuyu o an oracıkta kalır,buz kesilirsiniz. herşey gelir akla ama hep iyi olanlar. beyniniz kötü hiç bir anıyı akılda tutmak istemez ve hatırlamaz o an. çok özlenmiştir, eğer kişi birşey ifade etmeyen bir döneme gelmişse artık sizin için, o zamanda 'yaa bi yerden hatırlıyorum ama nerden bu kokuyu,herneyse güzel koku'der geçilip gidilir.
eski sevgilinizi unutabilirsiniz. sesini unutursunuz, gülüşünü unutursunuz, yüzünü bile hatırlamazsınız hatta. ama eski sevgilinin kullandığı parfümünü, kokusunu unutamazsınız. isteseniz de yapamazsınız bunu.
yanınızda olduğu anlarda belki dikkatinizi bile çekmeyip ama ayrıldığınızda 1 km den kokusu alınıp sağa sola bakınıp acaba mı dediğin kokudur. belki yıkanmamış bir tişört belkide bir yastık üzerinde gözyaşları ile karışmış bir halde duruyordur.
insanın bedenini, ruhunu çepeçevre saran eski sevgili özlemi ile ankara'nın kalabalık sokaklarında yürürken birden dikkatinizi çeker tanıdık bir koku ama farklı bir yüz.
o kişi yanınızdan geçtikten sonra gözlerinizi kapatırsınız. koku yaklaşık bir 15 saniye beyin tarafından aşırı bir şekilde duyumsanacağından kişinin hayatının belli bir kısmı o kısacık zaman diliminde puslu fotoğraf karelerini gözler önüne serer. bu kimi zaman porsuk çayı'nın kenarında yürürken birbirine sımsıkı kenetlenmiş ellerle birlikte kemçük ağızlının ön planda olduğu bir eskişehir silüetidir ya da mum ışığının loşluğunda beliren yüzünün her iki yanında gamzeler biten meleğin başını koyup uyuduğu göğsünüz üzerinde kanat çırpışıdır...
gözler açılır ve gerçek dünyaya yeniden dönülür...
kızılay'da koşuşturan yüzlerce kişi buğuludur, hani amatör birinin profesyonel bir makinada hiç bir netlik yakalayamadığında oluşan görüntü vardır ya işte koskoca kızılay o derece buğulu, o derece hüzün yüklüdür.
sonrası gözlerden süzülen yaşlar ve dilinizden hiçbir zaman dökülemeyecek duygu ishali cümleler...