öncelikle nasıl böyle bir anket açılmmaış diye afalladım. anket kelimesiide aha anket dolduruyorum diyenler olacağı için demiş bulunmaktayım.
eski sevgilinin veya sevgilinin kullandığı ve burnuna gelen o hoş kokusudur. ama içeriği nedir? kap ismi nedir diye derin düşüncelere gerek yok. belki de doldurma kullanıyordur.
obsession night (calvin klein) hala daha durur. arasıra sıkarım o leş gibi sigara dumanından kokan odama. kendimi o parfümün etkisi geçene kadar kendimi cennet bahçesinde hissederim. oradaki elmadan koparıp bir ısırık attığımda gerçek hayata dönerim. bakarım ki oda boş ve karanlık. parfümün etkisi geçmiştir...
üst düzey koşullandırır. çünkü vakti zamanında değişken oranlı pekişmişsindir. ortadan kaybolması zaman alır. gün gelir sönersin. ama kendiliğinden geliverir bi bakarsın. böyle ''nalet'' bir şeydir işte.**
bu yüzden "o kokuyu sürmeyin beni deli etmeyin.."diye bir şarkı bile yapılmıştır.
olmadık zamanda hissedeceğiniz bu koku zihne hatıraların gelivermesine sebep olur.
zamanla herkesleşir sıradanlaşır.
eski sevgilinizi unutabilirsiniz. sesini unutursunuz, gülüşünü unutursunuz, yüzünü bile hatırlamazsınız hatta. ama eski sevgilinin kullandığı parfümünü, kokusunu unutamazsınız. isteseniz de yapamazsınız bunu.
yanınızda olduğu anlarda belki dikkatinizi bile çekmeyip ama ayrıldığınızda 1 km den kokusu alınıp sağa sola bakınıp acaba mı dediğin kokudur. belki yıkanmamış bir tişört belkide bir yastık üzerinde gözyaşları ile karışmış bir halde duruyordur.
yolda yürürken bir anda farketcek olsanız bu kokuyu o an oracıkta kalır,buz kesilirsiniz. herşey gelir akla ama hep iyi olanlar. beyniniz kötü hiç bir anıyı akılda tutmak istemez ve hatırlamaz o an. çok özlenmiştir, eğer kişi birşey ifade etmeyen bir döneme gelmişse artık sizin için, o zamanda 'yaa bi yerden hatırlıyorum ama nerden bu kokuyu,herneyse güzel koku'der geçilip gidilir.
yüzünüze üflenen, son nefes kaçak sigara gibidir. dumanın geçmesiyle etkisi de kalmaz. ama bir nefes çekme ihtiyacını bastırmakta başarılı olamayabilirsiniz.
dejavü yaşatır.. bazen her yerde o kokuyu hissedersiniz. evde boş boş oturmus televizyon izlerken, bir anda yani basinizda hissettiginiz, aptal aptal saga sola bakmaniza, -yok artik- demenize, orada olmadigini bile bile dönüp bakmaniza ve orada olmadigi için hayal kırıklıgına ugramaniza sebebiyet veren kokudur. öyle bir kokudur ki; nefret ederken bile ondan , bilinen bütün kimyaları değiştirip bir anda dizlerinizin üstüne çöktüren, az biraz kendi yarattığınız kokudur.
bunun kokusu en olmadık yerde yakalar sizi, duyduğunuzda koku duyusunun diğer duyularınızdan farklı olması sebebiyle ilk aldığınız zamanı hatırlatmasıyla her şeyin güzel olduğu o yarı-kurgu güzelliği tekrar hissedersiniz ama çok kısa sürer bu, kısa zamanda beyninizin geri kalanı sadece o kokuyu değil kokuyla özdeşleştirdiğiniz kişinin ona özgü diğer davranışlarını da hatırlatır, o güzel kokuyu güzel olmasına rağmen unutmak için en yakın izmaritten derin bi soluk alasınız gelir. hep güzeldir ama hep kaçınılmalıdır. *
2- with you - peace -
buysa diğeri gibi varlığınızı tehdit etmez, hep güzel şeylerle kodlamışsınızdır onu. göğsünüze yatıp uyuduğunda hafif hafif burnunuza gelen, sizi uykuya götüren o güzel kokudur o ve hep o güzelliği hatırlatır. "ımm yine sürünmüşsün kokuları" diye evden çıkmadan önce boynundan aldığınız öpücüğü hatırlatır. bugün "eski sevgili" olması onun kokusundan bile kaçmanıza sebep olmamıştır, onu değil kendinizi suçlarsınız olsa olsa ve gidip onun parfümünden alıp her fırsatta bi fırt koklarsınız. ama sizin parfümünüz onun için 1 no'lu parfüm statüsünde olur ne yazık ki. bu da böyle boktan bi döngüdür.
insanın bedenini, ruhunu çepeçevre saran eski sevgili özlemi ile ankara'nın kalabalık sokaklarında yürürken birden dikkatinizi çeker tanıdık bir koku ama farklı bir yüz.
o kişi yanınızdan geçtikten sonra gözlerinizi kapatırsınız. koku yaklaşık bir 15 saniye beyin tarafından aşırı bir şekilde duyumsanacağından kişinin hayatının belli bir kısmı o kısacık zaman diliminde puslu fotoğraf karelerini gözler önüne serer. bu kimi zaman porsuk çayı'nın kenarında yürürken birbirine sımsıkı kenetlenmiş ellerle birlikte kemçük ağızlının ön planda olduğu bir eskişehir silüetidir ya da mum ışığının loşluğunda beliren yüzünün her iki yanında gamzeler biten meleğin başını koyup uyuduğu göğsünüz üzerinde kanat çırpışıdır...
gözler açılır ve gerçek dünyaya yeniden dönülür...
kızılay'da koşuşturan yüzlerce kişi buğuludur, hani amatör birinin profesyonel bir makinada hiç bir netlik yakalayamadığında oluşan görüntü vardır ya işte koskoca kızılay o derece buğulu, o derece hüzün yüklüdür.
sonrası gözlerden süzülen yaşlar ve dilinizden hiçbir zaman dökülemeyecek duygu ishali cümleler...