lise yeni bitmiş. ozamanlar 1 yıllık olan sevgilimle buluştuk. daha önce telefonuna bakmama hiç izin vermemiştir ve telefonu hep sessizde duruyor. ben tabi şüphelenmeye başlıyorum. telefondan müzik dinliyoruz ve kucağımda uyuyakalıyor. şeytan dürtüyor beni telefonu karıştır diye. başlıyorum mesajları karıştırmaya. bakıyorum ters bir durum yok. tam görmesin ayıp olur diyip telefonu koyacağım sırada bir klasör çarpıyor gözüme. ismi de 'sil'. sil isimli klasör var. ben de sanki sil yazdığı için klasör silinecek sanıp girmeyeceğim. klasöre bir giriyorum, sayamadım ama herhalde en az 20 ayrı numaradan mesaj var. tarihleri de bulunduğumuz tarihten 1 aya kadar olan süre. mesajın birini aktarıyorum size:
- beni soyabilirsin, öpebilirsin, istediğin yerime dokunabilirsin, yanımda uyuyabilirsin ama arkadan asla.*
yuh dedim zaten gerisini okumaya gerek yoktu. sonra telefonu fabrika ayarlarına döndürüp sevgilimin cebine koydum ve ona birşey yokmuş gibi davranarak yanından ayrılıp az önceki mesajın aynısını ona gönderdim. anladı anlayacağını zaten.
şöyle açıklamak isterim bir araba alırsınız yeni, son model. Ama arabanız gün geçtikçe bozulmaya, kötü yanlarını göstermeye, sizi sinirden çıldırtmaya başlar. O zaman araba değişilir işte. Bide arabayı 2 yıl kullanırsın 5 yıl kullanırsın ama daha fazla yürümez bi ordaki kusuru görünür bi orası bozulur bi burası... 'bide bunla mı uğraşıcam be yaa' deyip değiştirirsiniz ve sonra tekrar, ve tekrar, tekrar, tekrar...
Geçmişte bırakılması gerekliliğini oluşturan bir dizi memnuniyetsizleştirici özellikleridir. annesini size karşı savunması olabilir, üstelik siz kendinizi değil sevgilinizi korurken ya da aslında hiç bir şey yapmıyorken. Tanrı genç, güzel, zeki ve bekar türk kadınını korusun.
