Ankara garı. 24 Şubat 2013, gençlik parkı tarafına bakan kapısında birikmiş kar-buz yığını. Eksi 3 derece. Son bakış, el sallamaya gitmeden son sarılış ve yanan sigara ile stad yolu üzerinden dolmuş durağına giden hüzün dolu yürüyüş.
Yazarken dahi üşüyorum. Sevmiyorum, ama özlüyorum. Sanki tekrar gidersem, bıraktığım o yerde göreceğim.
5 haziran 2014. Bursa acemler metro durağından çıkıp üstgeçitle karşıya geçiyorsun. Sağa bir yol ayrılıyor anayoldan.. Resmi bir bina var önünden geçiyorsun.. ilerliyorsun ha orda bi durak var işte. Otobüs durağı. Orada oturduk en son yanyana.. Ben ağlıyordum. O ağlıyordu.. Gökyüzü ağlıyordu. Bir otogar otobüsü geçti.. iki geçti... Üç geçti... Dört geçti... Eve geç kalacağım gelene binmelisin dedi... Son kez tuttum ellerinden.. Öptüm parmaklarını... Sarıldım son kez.. Hiç konuşmadık.. Otobüs geldi.. Bindim.. Gittim... O hala oturuyordu otobüs hareket ettiğinde.. Yerime oturduktan sonra bakmadım hiç arkama.. Baksaydım.. inerdim. O otobüsten.. inseydim eğer bırakıp gidemezdim.. Gitmem gerekiyordu. Bitmesi gerekiyordu.. Gittim.. Bitti...
ayrılığımızın üstünden 3 ay geçmişken egekent metro istasyonunda gördüm en son. göz göze geldik, o yürümekteyken. bir an duraksadı, ben arkamı dönüp merdivenlerden indim. ölüm gibi bir şey oldu, kimse ölmedi.
gerçi başka bedenlerle birlikte olurken, birçok kez gördüm yüzünü o bedenlerde. sayılır mı hocu?