tam anlamıyla insanın ağzına sıçılan gün. hele severek ayrılmışsanız. hele de biriniz yoluna devam edebilmeyi başarmış ama diğeri hala orada takılıp kalmış hayatı kendine zehrediyorsa.. kutladığınıza ne pişman olabilirsiniz, ne sevinebilirsiniz... çünkü arkadaş da değilsinizdir, sevgili de. sizinle konuşmak ona hala acı veriyordur, bunu bilmekse sizin gözyaşlarınıza bir yenisini ekler sadece...
kutlanır kutlanmasına da, çok üzer yahu, çok...
zaten çok kötü hissiyatlara sebebiyet veren bir olayken, durumu daha kötü hale getiren birşeylerin varlığını hissetmenizin olası olduğu gündür. mesela doğumgünün aynı gün olması, yada çok az fark olması gibi. *****
aranılıp kutlandığınız, salakça beraber geçirdiğiniz doğumgünlerinden, hediyelerden konuştuğunuz, karşılıklı eziyet çekip rahatladığınız, aklınızdan seninde doğum günün yakın kızım deyip de gülümsediğiniz hadise olabiliyor.
oluyor kısaca.
hatta ikisi üstüste de arayabiliyor.
sen ne kadar dost kaldıysan o kadar geri dönüşüm alıyorsun birde.
hala seven kişi için oldukça buruk geçen bir gündür. öyleki: en sevdiği kestane şekerli pastayı, 3-5 tane mumla birlikte vede güzel bir hediye(ler) almışsınızdır ama o yoktur... yanına da gidemezsinizdir çünkü "o" sizin değildir artık. her ne kadar hala sahiplenme güdüsü olsada içinizde... "o" yoktur...
sadece boşluk vrdır yüreğinizin orta yernde... başka da hiç bir şey.
eger kalbiniz de ve beyniniz de gercekten eski sıfatını almıs ise diger gunlarden farkı kalmayan sadece eger hatırlanırsa kucuk bir sızı bırakıp giden gun.
o gün insanın içinde bir huzursuzluk olur. onu düşündükçe kalp çarpıntıları artar, tansiyon yükselir*. en iyisi zayıf hafızalı olmaktır. yoksa beyin yıkatmaktan başka çare yoktur.
işin içinde 3 kez çıkma 4-5 kez ayrılma varsa karışık olan durumdur.kronolojik bilgi gerektirir.şöyle;
ayrıldığınız sevgilinizin doğum günü vardır.arkadaş grubunuz aynı olduğundan sürpriz olan bu partiye davet edilirsiniz.ancak tam da gün abiniz uzaklardan geleceğinden güle oynaya reddedersiniz.ancak ona küçük bir hediye alırsınız * hediyeyi okulda zar zor kendinizi gebertir biçimde verirsiniz. çok şaşırır ve adeta bir kristal muamelesi yapar hediye ettiğiniz kupaya.kırılmasın diye düzgün bir yerlere koymaya çalışır.* üzerinden uzunca bir vakit geçer ve tekrar çıkmaya başlarsınız *1 yıl sonrasında sevgilini doğum günü tekrar gelir ve aklınızda müthiş fikirler vardır. ikiniz, küçük bir pasta, tek bir mum yalnızca siz...mumu beraber üflemeler, tebrikler, kişilerin birbirleri hakkında ki dilekleri.. almıştır başını gitmektedir...o gün hafızalardan hiç silinmez...siz geberene kadar yanında olmayı o da sizin yanınızda olmayı dilemiştir... *üzerinden uzunca zaman geçmiştir...ilişki bitmiştir artık başkalarıyla geçirecektir doğumgününü..belki yeni sevgilisiyle..koyar efenim bu eski sevgilinin doğumgünü.. *
arasam mı aramasam mı??
acaba yanlış anlar mı
ama bu medeniyet gereği canım..
acaba telefonun hatırlatmasını gördüm diye dipnot geçsem mi??
zordur zor can sıkar.
artık hiç bir anlamı olmayan bir gündür lakin düşünürsün bir yere kadar.. ayin yapar gibi her sene insana işkenceye dönüşmemesi önerilen bir gündür sıradandır..
eski sevgilinin doğum günü sizinkinden önceyse ve o sizinkini kutlamamışsa genelde sen kutlamadın ama ben kutlayayım tarzı hala tripler içere mesaj atılmasının kuvvetle muhtemel olduğu son derece gereksiz durum.adı üstünde eski sevgişli sanki kutlayınca mutlu olacak olmuycak işte ne gerek varki.
kutlama görevi yeni sevgilisine kalmış olan gündür. bizim sorunumuz değildir. artık çok daha önemli kutlamalar vardır. önümüz yine bayramdır, yılbaşıdır, sevgililer günüdür ve başka bir doğum günüdür. *
ööffff .. kıl tüy denilen günlerden biridir. eskiyse neden hatırlanır ki.. eski sevgilisinin doğum gününü hatırlayan insan, ilk öpüştüğü yeri, bilmem ne yaptığı zamanı da unutmamıştır. yani o "eski" sıfatlı kişi asla eski olmamıştır.